Siğirlarda önemli Iç Ve Diş Parazitler
SIĞIRLARDA ÖNEMLİ İÇ VE DIŞ PARAZİTLER
Bir canlının içinde veya üzerinde sürekli ya da geçici olarak yaşayıp beslenen diğer canlılara parazit denir. Bunlara asalak adı da verilir.
Hayvanlarımızın da parazitleri vardır. Bu parazitler, sığırlarımızın vücudunun içinde veya dışında yerleşip, onların vücudundan beslenirler. Hayvanların verimlerini düşürürler, onları kansız, cansız bırakırlar.
Ülkemizde çok çeşitli parazitler mevcuttur. Bunların hemen hepsi hayvanlarımız için zararlıdır. Sığırlarımızı bu zararlılardan korumalıyız.
Bu zararlılar iç ve dış parazitler olarak iki grup altında toplanırlar.
İÇ PARAZİTLER
Sığırların iç organlarına yerleşirler. Akciğer, karaciğer, mide-bağırsak tercih ettikleri organlardır.
Karaciğerde yerleşen önemli parazitler:
Kum kelebeği,
Yaprak kelebeği,
Yılan kelebeği.
Kum Kelebeği:
Karaciğer safra yollarında ve safra kesesinde yaşar. Yumurtaları, sığırın dışkısı ile dışarı çıkar. Bunları otlar arasındaki sümüklü böcekler alır. Sümüklü böcekte gelişen parazit, larva halini alır ve sümüklü böcekten ayrılır. Daha sonra karıncalara geçer. Bu karıncaları ot ile birlikte yiyen sığırlar parazite yakalanmış olurlar.
Yaprak Kelebeği:
Sığırların karaciğerinde çok sık görülür. Bu kelebeğin gelişmesinde su sümüklüleri denilen sümüklü böcekler rol oynar. Çayırlık yerlerde, az akıntılı su kenarlarında bu sümüklü böcekler çok bulunduğu için, buralarda otlayan sığırların paraziti alması kesindir.
Yılan Kelebeği:
Bu parazit de karaciğerde yaşar ve gelişmesi de yine su sümüklü böceklerin varlığına bağlıdır. Her üç parazit bir arada veya ikisi birden ya da yalnız biri karaciğerde bulunabilir.
Şekil 1. Karaciğer kelebekleri
Görüldüğü gibi bu parazitin hayvanlara bulaşmasında en önemli etken sümüklü böceklerdir. Bu nedenle sümüklü böceklerle mücadele etmek gereklidir. Ayrıca bataklık alanlar kurutulmalıdır.
Karaciğerinde kelebek bulunan hayvanlarda kilo kaybı, kansızlık görülür. Sağmal ineklerin süt verimi yarı yarıya azalır. Bu yüzden yurt ekonomisi büyük zarara uğrar. Kelebekli hayvanlar ilaçla tedavi edilebilir.
Sistiserk (Cysticercus bovis):
Bu kistlerin kaynağı insanların bağırsaklarında yaşayan bir şerittir. Silahsız tenya da denilen ve halk arasında da abdest bozan adını alan bir parazittir. Tenyanın halkaları dışkı ile ya da kendiliğinden dışarı çıkar. Bunların kendileri veya yumurtaları yapıştıkları otlarla sığırlar tarafından yenilince, hayvanlar paraziti almış olurlar. Kaslarda kistler oluşur. Sistiserkli etler yenilmemeli, imha edilmelidir.
Şekil 2. Sistiserkli etler
Ekinokok:
Köpeklerin bağırsaklarında yaşayan küçük bir şerittir. Bunun yumurtası dışkı ile dışarı çıkar. Eğer insanlar ağız yoluyla bunları alırlarsa, akciğerlerinde, karaciğerlerinde, böbreklerinde, dalaklarında içi su dolu kistler oluşur.
Kistli iç organlar (karaciğer, akciğer, dalak, böbrek) hiçbir şekilde köpeklere yedirilmemelidir. Aksi halde köpeklerde şeritler oluşur. Yumurtalarını alan insanlarda ve sığırlarda ise Ekinokok kistleri meydana gelir. Bu nedenle, kistli iç organlar asla köpeklere verilmemeli, derin çukurlara gömülmeli veya yakılarak imha edilmelidir.
Şekil 3. Kistli karaciğer
Akciğer Kıl Kurtları:
Sığırların akciğerlerinde yaşarlar ve akciğer iltihabına yol açarlar. Akciğer kıl kurtlarının mevsimsel dağılışı, bölge iklimine, otlatma sistemine, mera bulaşma kaynaklarına, konak hassasiyetine, ilaçlama zamanına, hayvanların yaşına ve yavrulama dönemine bağlı olarak değişir. Hastalık, yağışların fazla olduğu bölgelerde ve yıllarda daha büyük zararlara yol açar.
Tedavi, parazitin yaygınlığı, mera ve bölgesel iklim koşulları göz önünde tutularak yapılmalı; hayvanlar meraya çıkmadan önce ve sonra olmak üzere yılda iki defa ilaçlanmalıdır. Arakonakçı olan kara sümüklüleri ile mücadele yapılmalıdır.
Mide-Bağırsak Kıl Kurtları:
Midede ve ince bağırsaklarda yaşayan parazitlerdir. Dışkı ile dışarı çıkan yumurtalar, bulaşık otların ağız yolu ile alınması sırasında başka hayvanlara geçerler.
Askaritler:
Özellikle genç danalarda daha çok görülür. Ayrıca sütle de bu parazitler bulaşabilmekte, anasını emen buzağılar, askaritleri sütle almaktadırlar. Askaritleri alan hayvanlarda ishal ve zayıflama görülür. Askaritli hayvanlar ilaçla tedavi edilebilirler.
DIŞ PARAZİTLER
Hayvanların derisinin içinde veya üzerinde yaşayan parazitlerdir.
Hipoderma bovis:
Hipodermozis (Nokra) hastalığının etkenidir. Halk arasında buna büvelek, nokra, akra gibi isimler verilir. Bu sinekler soktuğu zaman hayvanlar çılgına dönerler. Sığırlar bu sineğin sesini duyunca nereye kaçacaklarını şaşırırlar. Erkek ile çiftleşen dişi sinekler, yumurtalarını sığırların üzerine, kılların dibine bırakırlar. Bu yumurtalardan uygun şartlarda küçük kurtçuklar (larvalar) çıkar. Bu kurtçuklar hemen deriyi deler, deri altına girer. Oradan doğruca sırt bölgesinde deri altına geçip yerleşirler, deri altında şişlikler meydana getirirler ve hayvanın derisini delerek büyük tahribatlara yol açarlar.
Bu delikler, deri altındaki kurtçukların salgıladığı özel salgının deriyi eritmesi sonucu meydana gelir. Böyle derilerin değeri çok düşer. Nokralı deri tabaklanamaz, işlenemez. Bu yüzden yurt ekonomisi milyarlarca lira kayba uğramaktadır.
Şekil 4. Hipoderma (Büvelek)
Derilerin tahrip olmasına izin vermeyelim. Sığır derisi çok kıymetli bir malzemedir. Gerek işlenmeden, gerek işlenerek, ülkemiz ihracatında önemli bir döviz getirisine sahiptir. Bu nedenle nokra ile mücadele edilmesi şarttır. Bu hastalığa karşı çok etkili ilaçlar vardır. Önemli olan ihmal etmeden, üşenmeden ilaçlama yapmaktır. Bu ilaçlar hem ucuz, hem kullanımı kolay, hem de tam etkilidir.
Bu parazitle mücadelede Nokra larvalarının omurilikte bulunduğu kasım ortasından ocak sonuna kadar sistemik ilaçlarla ilaçlanmamalıdır.
Şekil 5. Nokralı bir hayvan
Uyuz:
Sığırlarda kaşıntıya ve tüylerin dökülmesine sebep olan bir hastalıktır. Uyuzu, uyuz böceği denilen, çok küçük parazitler deri altına yerleşerek meydana getirirler.
Boyun, kuyruk sokumu, memelerin üst kısmı, boğaların cinsel organları bölgesi en çok yerleştikleri bölgelerdir. Hayvanlarda sürekli bir kaşıntı, tüy dökülmesi, deride kalınlaşma, kıvrıntılı ve kuru kabuklarla örtülme görülür. Meydana gelen geniş lejyon hayvanı yavaş yavaş zayıflatır, hatta öldürebilir. Uyuz hastalığı zayıf hayvanlarda daha sık görülür. Sağlıklı ve bakımlı hayvanlar bu hastalığa karşı daha dayanıklıdırlar. İlaçla tedavi mümkündür.
Püskürtme veya banyo şeklindeki ilaçlarla mücadele yapılır.
Şekil 6. Uyuz hastalıklı sığır
Kene:
Halk arasında sakırga adı da verilen keneler, insan ve özellikle hayvanlarda çok önemli zararlara yol açarlar. Kan emerek yaşamlarını sürdürürler ve bu şekilde hayvandan hayvana pek çok hastalık naklederler. Soktukları yerler kızarır ve iltihaplanır. Keneler kan emmeleri sırasında, ne kadar kan hastalığı varsa hayvanlara bulaştırırlar.
Şekil 7. Kene.
KAN PARAZİTLERİ
Mera kenelerinin bulaştırdığı hastalıklardır. Halk arasında “yavsı” adı verilen bu keneler, Nisan ayında faaliyete geçerler ve hayvanlara hastalık bulaştırırlar. Mayıs-Ağustos arası kan parazitlerinden doğan hastalıklar ortaya çıkar.
Theileriosis:
Sığırların öldürücü bir hastalığıdır. Yerli ırklar kültür ırkı sığırlara göre daha dayanıklıdır. Kültür ırkları şiddetle hastalanır ve ölürler.
Hastalığı oluşturan, hayvanın kanında yaşayan ve mera keneleri tarafından bulaştırılan bir kan parazitidir. Hayvanda 42 0 C’ye varan yüksek ateş, bitkinlik, iştahsızlık, geviş getirememe, kansızlık, kokulu ishal, gözlerde sarılık görülür. Hayvan 1-2 gün içinde ölebilir. Bu sebeple belirtiler başlar başlamaz, hemen veteriner hekime başvurmalıdır.
Hastalığın tedavisi vardır ve başlangıçta yapılan tedavi iyi sonuç verir. Ayrıca, kenelerle mücadelenin çok sıkı bir şekilde yapılması gereklidir. Sığırlar yaz mevsimine girilirken kenelere karşı etkili ilaçlarla banyo yapılmalıdır. Yazın bu banyolar tekrarlanabilir.
İlkbahar başlangıcında ahırlar kene öldürücülerle iyice ilaçlanmalıdır. Ayrıca, kene bulunan çayır ve meralarda hayvanları 6 hafta süreyle otlatmamalıdır. Bu hastalığa yakalanmadan korumanın sağlanması ise çok daha önemlidir. Bunun da tek yöntemi aşılamadır. Aşı yapılan hayvan hastalığa yakalanmamakta veya hafif atlatmaktadır. O halde aşı yaptırmaktan kaçınılmamalıdır. Ancak, aşılamanın yanı sıra kenelerle mücadele de ihmal edilmemelidir.
Babesiosis (Kan işeme hastalığı, Ağrıma):
Keneler tarafından bulaştırılan, özellikle ithal sığırlarda daha şiddetli seyreden bir hastalıktır. Enfekte sığırlar, hızlı ve yavaş olmak üzere iki klinik belirti gösterirler.
Hızlı formda, 40-41 0 C’ye yükselen ateş, kan işeme, kansızlık ve sarılık gibi önemli 4 belirti görülür. Aynı zamanda hayvanlar iştahsız, durgun ve düşkündürler. Geviş getirme durmuştur, dışkı sarımsı-kahverengidir. Kalp atışı ve solunum hızlıdır. Kanlı idrar, zamanla kahverengi-siyah veya kahve telvesi rengini alır. Hayvanların süt verimi azalır, gebeler yavru düşürebilir.
Yavaş formda, ateş çok yükselmez ve genellikle kan işeme yoktur. Hayvanlar verim kaybına uğrarlar, zayıf ve halsizdirler.
Teşhiste, ilkbahar ve yaz aylarında hastalık olaylarının artması, sığırlarda ateş, kan işeme, sarılık ve diğer belirtilerin görülmesi bu hastalığı çağrıştırır. Kandan hazırlanacak numunelerin incelenmesi ile teşhis kolayca konur.
Tedavide, veteriner hekimin tavsiye edeceği ilaçlar, yine onun söylediği şekilde usulüne uygun olarak kullanılırlar. Ayrıca, kenelerle yapılacak olan etkili bir mücadele de hastalıktan korunmada çok önemlidir.
OTLATMA SİSTEMİ:
Hayvanların parazitleri ile mücadelede, otlatma sisteminin büyük önemi vardır. Otlatma mevsimi boyunca dönüşümlü otlatmanın yapılması, mer’alarda hastalık etkenlerinin ciddi şekilde yığılıp birikmesine engel olacaktır.