Sığırları Zoolojik Sistemdeki Yeri ve Evcil Sığırların Kökeni
Koyunlarda sağlık koruma
16.1. Ağıl temizliği ve dezenfeksiyon
16.2. Asalak hastalıkları
16.2.1. Helmint hastalıkları
16.2.1.1. Kelebek hastalığı (Distomatosis)
16.2.1.2. Kum kelebeği hastalığı (Dicrocoeliasis)
16.2.1.3. Mide-barsak kıl kortları (Gastro-Intestinal Nematodiasis)
16.2.1.4. Akciğer kıl kurdu hastalığı (Dictyocaulose ve protostrougylinose)
16.2.1.5. Delibaş hastalığı (Coenurose)
16.2.1.6. Kese hastalığı (Echinococcus)
16.2.1.7. Barsak şeritleri (Taeniasis)
16.2.2. Protozoon hastalıkları
16.2.2.1. Ağrıma, koyun sıtması (Piroplasmosis)
16.2.2.2. Beyaz ağrıma (Theileriose / Tayleryoz)
16.2.2.3. Anaplazmoz (Anaplasmosise)
16.2.2.4. Kanlı ishal (Coccidiosis / Koksidiosis)
16.2.3. Arthropoda enfestasyonları
16.2.3.1. Uyuz böcekleri (Acaridae)
16.2.3.2. Keneler (Mesken ve Mer’a keneleri)
16.2.3.3. Bitler (Anopulura)
16.2.3.4. Yapağı yiyenler (Mallophaga)
16.3. Salgın hastalıklar ve koruyucu aşılar
16.3.1. Virüs kökenli koyun hastalıkları
16.3.1.1. Koyun çiçek hastalığı ve aşısı
16.3.1.2. Şap hastalığı (Tabak) ve aşısı
16.3.1.3. Mavi dil hastalığı ve aşısı
16.3.1.4. Vibriosis (Bulaşıcı yavru atma) ve aşısı
16.3.1.5. Ektima ve aşısı
16.3.1.6. Pieten (Tırnak arası hastalığı)
16.3.2. Bakteri kökenli koyun hastalıkları
16.3.2.1. Enterotoksemi hastalığı (Çelertme, ot, yaprak, yumuşak böbrek hastalığı, bağırsak zehirlenmesi)
16.3.2.2. Hepatit nekrozan hastalığı (Bulaşıcısı karaciğer, kara hastalık)
16.3.2.3. Şarbon hastalığı (Antraks, dalak, kasap çıbanı, karaçıban)
16.3.2.4. Salgın süt kesen hastalığı (Agalaksi)
16.3.2.5. Bulaşıcı yavru atma hastalığı (Malta humması, Brusella Melitensis)
16.3.2.6. Basilli kan işeme hastalığı (BasiHer Hemogiobinuri)
16.4. Zehirli otlardan Korunma
16.4.1. Türkiye’de başlıca zehirli bitkiler
16.4.2. Bitki zehirlenmelerinin belirtileri
16.4.3. Bitki zehirlenmesinde korunma
16.5. Ayırma ve karantina
16.6. Koyunlarda Kalıtsal Kusurlar
16.6.1. Vücut kusurları
16.6.1.1. Kuzularda bacak kasılması
16.6.1.2. Kısa ve kalın vücutlu ve felçli kuzu doğumu
16.6.1.3. Cücelik (Dwarfizm)
16.6.1.4. Işığa karşı duyarlılık (Photosensibilitv)
16.6.1.5. Körlük
16.6.1.5. Alt çene noksanlığı (Agnathia)
16.6.1.6. Kısa çenelilik (Brachygnathia)
16.6.1.7. Kulaksızlık ve damak yanıklığı
16.6.2. Üreme kusurları
16.6.2.1. Ara eşeylilik (İntersexuality)
16.6.2.1.1. Freemartinismus
16.6.2.1.2. Çift eşeylilik (Hermafrodismus)
16.6.2.2. Koçların üreme kusurları
16.6.2.2.1. Kriptorhidlik
16.6.2.2.2. Sıkrotum fıtığı (Scrotal Hernia)
16.6.2.2.3. Testis hipoplasiası ve gelişme geriliği
16.6.2.2.3. İktidarsızlık (İmpotens)
16.6.3. Koyunların üreme kusurları
16.6.3.1. Yumurtalık hipoplasiası
16.6.3.2. Koyunlarda diğer üreme kusurları
16.7. Kaynakça
Koyun yetiştiriciliğinde üretimin güvenle sürdürülmesinde sağlık koruma önlemlerinin büyük bir önemi vardır. Sürünün varlığını devam ettirmesi ve sağlıklı ürünlerin ekonomik sınırlar içinde elde edilmesi sağlıklı koyunlarda olasıdır. Hayvanlara zarar veren çeşitli hastalık ve asalaklarla savaşım ve bunları önleme veteriner hekimlerin görevleri kapsamındadır. Bununla birlikte gerek tarımcıların gerekse yetiştiricilerin özellikle sağlık koruma konularında kimi uygulanabilir bilgilere sahip olması zorunludur. Böylece yetiştirici önlemler alarak sürüsünü hastalık ve asalaklara karşı korumuş olur, hem de veteriner hekimin işini kolaylaştırır. Bunlar arasında ağıl temizliği ve dezenfeksiyon. asalaklarla savaşım, koruyucu aşıların koyunların gereksinimlerine ve zamanına göre planlanması, zehirli otları tanıma ve koruma yollarını bilme, ayırma ve karantina konusunda ön bilgilere sahip olma gibi konular sayılabilir.
16.1. Ağıl temizliği ve dezenfeksiyon
[Konu Başlığı] [Sonraki Konu]
Hastalık ve asalaklardan koruma için yapılacak etkinliklerden birisi, koyun ların zamanlarının bir kısmını geçirdikleri ağılın temizliği ve dezenfeksiyonudur. Hastalık yapıcı etmenler, gübre ve idrarla kirlenen ağıl tabanında ürerler. Bu nedenle olası ise idrar kanallarla akıtılmalı, ağıl tabanı eğimli yapılmalı ve gübre temizliği sık yapılmalıdır. Yataklık kullanılıyor ise yaz girişi ve çıkışında kirlenen yataklıklar dışarı atılmalıdır. Ağılın duvarı, tabanı ve tavanı kireçlenmelidir.
Ağaç aksamları (yemlikler, bölmeler vb.) kreozatlanmalı, metal aksamlar boyanmalı ve dezenfekte edilmelidir.
Ağılın giriş ve çıkış kapıları aynı olmalı, özellikle mera dönüşü giriş yerlerinde ayak banyoluğu bulunmalıdır. Olası ise insanların, ağıla giriş kısmında kireçli ya da dezenfektanlı paspaslar konulmalıdır.
Kapalı ağıllarda karasinek ve benzeri zararlıların ağıla girmesini önlemek için pencere ve kapılar tellenmelidir. Kapı ve pencerelerin mavi renge boyanması yararlıdır. Sinekler mavi renkten hoşlanmazlar ve kaçarlar.
Gübrelikten ağıllardan uzak olmalı, sinek ve benzeri zararlıların üremesi için sık ilaçlama yapılmalıdır.
16.2. Asalak hastalıkları
[Konu Başlığı] [Önceki Konu] [Sonraki Konu]
Koyunlarda da diğer çiftlik hayvanlarında olduğu üzere asalaklar, hayvanların verimlerini düşürür ve hastalık etmenlerini taşırlar.
Asalaklardan kaynaklanan verim kayıplarına ve hastalıkların yayılışına iklim, doğa koşulları, mera, doğal ve yapay bitki örtüleri, nüfus ve yerleşim gibi etmenlerin payı vardır. Genelde yurdumuzda koyun yetiştiriciliği doğaya çok bağımlı ve bakım-besleme yetersiz olduğundan asalakların yararları oldukça yüksek düzeydedir. Asalaklardan kaynaklanan hastalıkları, helmint hastalıkları, protozoon hastalıkları ve arthropoda enfestasyonları olmak üzere üçe ayrılarak incelenebilir.
16.2.1. Helmint hastalıkları
[Konu Başlığı] [Önceki Konu] [Sonraki Konu]
Yurdumuzda koyunculu en önemli helmint hastalıkları, distomatosis (kelebek hastalığı), dıcrocoeliasis (kum kelebeği hastalığı), gastro- intestinal nematodiasis (mide-bağırsak kıl kurdu hastalığı), coenurose (delibaş hastalığı) taeniasis (barsak şeritleri) ve dictyocaulose ve protostrongylinose (akciğer kıl kurdu hastalığı)’dır.
16.2.1.1. Kelebek hastalığı (Distomatosis)
[Konu Başlığı] [Önceki Konu] [Sonraki Konu]
Koyundan helmint sınıfından en önemli hastalığı distomatosis’dir. Yurdumuzda bu hastalığın en yaygın etkeni Fasciola hepatica’dır.
F. Hepatica’lardan oluşan distomatosis’le hastalık akut, subakut ve kronik olarak ortaya çıkar ve bu devrelere göre hastalığın gösterdiği belirtiler ayrıdır.
Akut olaylarda hastalık ve ölümler, genç hepaticaların karaciğeri istila etmesi ve doku tahribatı ve kanamalar sonucu meydana gelir. Genellikle yaz sonları ve sonbaharda gözlemlenir. Bulaşık koyunlar birdenbire ölürler, ancak ölüm bir hafta öncesi hasta hayvanın hareket etmeyip sürünün içinde yatmasıyla kendini belli eder.
Kronik olaylar ise kelebekler büyüyüp olgun şekle geldikten sonra görülür. Koyunlarda çene altında ödem, kansızlık, zayıflama ve yapağının bozulması gibi semptomlarla gözlemlenir. Bu gibi hayvanlar 2—3 ay kadar yaşarlar. Ölümler, soğukların şiddetlendiği, besleme-bakım koşullarının yetersiz olduğu kış aylarında rastlanır.
Hastalığın kesin tanısı, karaciğerin otopsisiyle anlaşılır.
Distomatosis ‘den korunma yolları şunlardır:
Kelebekli koyunlara bölgenin özelliklerine göre bir kaç kez uygun ilaç verilir. İlaç, koç katımından önce uygulanır. Gebe koyunlara verilmez.
Mer’ada otlatma düzenlenir. Ara konakçı sümüklünün üreyeceği sulu ve çamurlu yerlerde hayvanlar otlatılmamalıdır.
Bataklık ve su altındaki otlak alanları kurutulmalıdır.
Ara konakçı sümüklü böcekler imha edilmelidir. Bu amaçla gözlaşından yararlanılır. Göztaşı, göl ve dere sularına konularak, otlaklara serpilerek ya da su ile püskürtülerek kullanılır.
16.2.1.2. Kum kelebeği hastalığı (Dicrocoeliasis)
[Konu Başlığı] [Önceki Konu] [Sonraki Konu]
Bu hastalığın etkeni, Dicrocoelium dendriticum koyunların safra yollarında ve safra kesesinde bulunurlar.
Fasciolesis’te görülen arazlar bunda da gözlemlenir. Hayvanlar kansız, zayıf ve kaşektirler. Otopside, karaciğer dokusunun tahrip olduğu ve karın boşluğunun su ile dolduğu görülür.
Hastalığın denetimi ve korunması, ara konakçı görevini gören kara sümüklülerin ile karıncaların imhası ile olur. Bu asalağa karşı çok etkili bir ilaç yoktur.
16.2.1.3. Mide-barsak kıl kortları (Gastro-Intestinal Nematodiasis)
[Konu Başlığı] [Önceki Konu] [Sonraki Konu]
Koyunların mide, ince ve kalın bağırsaklarında bulunan nematodlar çok çeşitlidir. Sürekli zayıflama, kimi zamanlar ishal yada kabızlık, öksürük, yapağı dökülmesi başlıca belirtileridir. Koyunların dışkıları koyun yeşil renkli ve pis kokulu olur. Barsak tıkanmaları da gözlemlenebilir. Kıl kurtları, kelebek hastalığı ile birlikle seyrederse ölüm oranı daha da artar.
Mide-barsak kıl kurtları doğrudan dışkı ile bulaşırlar. Dışkıda bulunan yumurtalardan çıkan larvalar otlara tırmanırlar ve bunların yenmesiyle hayvanlara geçerler.
Mide-barsak kıl kurtlarında korunma ve sağıtım için şunlar yapılabilir:
Sağıtım için ilk ve sonbaharda hayvanlara ilaç verilir.
Koyunlar, sulak ya da bataklık meralarda otlatılmamalı, bulaşık meralardan uzak tutulmalıdır.
Diğer asalaklarla savaşımda olduğu üzere kıl kurtlarıyla savaşımda da üzerinde durulacak en önemli noktalardan biri de yeterli ve dengeli beslenmedir.
Genç ve ergin hayvanlar ayrı otlatılmalıdır.
16.2.1.4. Akciğer kıl kurdu hastalığı (Dictyocaulose ve protostrougylinose)
[Konu Başlığı] [Önceki Konu] [Sonraki Konu]
Dictyocaulidae ve protostrongylidae familyasına bağlı nematodlar akciğer bronş ve alveollerinde yerleşirler ve bronemitis (bronşit) ve bronchopnomomi (bronkopinomomi) belirlileriyle karakterize olan hastalığı yaparlar.
Akciğer kıl kurdunun belirtileri, solunum zorlukları, öksürük, burun ve göz akıntısı, yorgunluk, kansızlık, zayıflama, kimi zamanlar ishal ve yapağının dökülmesi, vücut ısısında yükselme şeklinde gözlemlenir. Olüm pinomomi’den olur.
Sağıtım ve koruma için şunlar yapılabilir:
Sağıtım için ağız yolu yada deri altı ilaçlar kullanılır.
Hastalıklı hayvanlar sağlamlardan ayrılmalıdır.
Koyunlar bulaşık meralara sokulmamalı, hayvanlar meraya kırağı kalktıktan sonra çıkarılmalıdır. Merada ara konakçı sümüklülerde savaşım yapılmalıdır.
eterli ve dengeli bir besleme uygulanmalıdır.
16.2.1.5. Delibaş hastalığı (Coenurose)
[Konu Başlığı] [Önceki Konu] [Sonraki Konu]
Delibaş hastalığının etmeni coenurus cerebralisdir ve çoğunlukla beyinde larva olarak yerleşirler. Olgun şekli köpeklerin bağırsaklarında şerit şeklindedir.
Delibaş hastalığına tutulan koyunlar başlarını öne ve yana düşük tutarlar. Başlarını duvara, yemliğe dayarlar. Bir daire etrafında yürürler. Gözleri görmez, başlarını çarpar ve düşerler. İştahları azalır ve günden güne zayıflarlar.
Korunma için çoban köpeklerinin düzenli olarak barsak şeritlerine karşı ilaçlanması gerekir. Ayrıca kesilen delibaşlı hayvanların başları köpeklere verilmez. Bulaşık kafalar yakılmalı ya da gömülmelidir. Başıboş köpekler öldürülür.
Delibaş hastalığına yakalanan koyunların sağıtım olası değildir. Hayvanlar zayıflamadan kasaplık olarak değerlendirmelidir.
16.2.1.6. Kese hastalığı (Echinococcus)
[Konu Başlığı] [Önceki Konu] [Sonraki Konu]
Bu hastalık etmeninin olgun şekli köpeklerin bağırsaklarında echinococcus granulosis denilen ekonokok şeritidir. Barsak şeritleriyle aynı sınıftandırlar.
Larvalar koyun-keçi ve insanda ara konakçı olarak bulunur. Kesilen hayvanların akciğer ve karaciğerinde keselerin görülmesi ile hastalık kolaylıkla tanınır. Ara konakçıda sayıları az ve küçük oldukları zaman belli arazları ve bozuklukları yoktur. Sayıları fazla ve büyük olduklarında zayıflama ve sindirim bozuklukları şeklinde kendini gösterirler. Yavru atmalarda olabilir.
Korunma için çoban köpeklerinin düzenli ilaçlanması önerilir. İlaçlamadan sonra dışkıları yakılmalıdır. Hastalığa yakalanan koyunların sağıtımı yoktur.
16.2.1.7. Barsak şeritleri (Taeniasis)
[Konu Başlığı] [Önceki Konu] [Sonraki Konu]
Genel olarak vücutları dört çekmenlidir. Olgunları ince bağırsakta yaşarlar yatar iç organlarda bulunur. Hermafroditdirler ve olgunlaşmaları için ara konakçıya gereksinme duyarlar. Ergin bağırsak şeritleri halka halka düşerler ve bütün merayı bulaşık duruma sokarlar.
Sayıları az olduğu zaman belli bir araz gözükmez. Fazla sayıda olduklarında halsizlik, ishal ya da kabızlık, sindirimi zorluğu ve kansızlık görülebilir. Bu arada bağırsak tıkanmaları da gözlemlenebilir. Kimi klinik belirtiler hayvanların sinir sisteminde kendini gösterir. Hasta hayvanlar daire çizerek dönerler. Titreme çarpıntı ve diş gıcırdatma görülebilir. Şeritlerin altı aylığa kadar kuzular için ergin koyunlardan daha tehlikeli olduğu belirtilmektedir.
Hastalık meradan kuzuların ya da erginlerin pislikleriyle yayılır. Dayanıklı olan asalak yumurtaları, gelecek yıl doğacak kuzulara meradan bulaşır.
Hastalığın sağıtımı, sentetik ve organik ilaçlarla yapılır. Hayvanlar kışın kapalı ağılda barındırılıyorsa, bunlar asalağı meraya çıkışta alırlar. Bu tarihten altı hafta sonra ilk ilaçlama yapılmalıdır. Böylece ilaçlama altışar hafta ara ile dört kez tekrarlanalabilir.
16.2.2. Protozoon hastalıkları
[Konu Başlığı] [Önceki Konu] [Sonraki Konu]
16.2.2.1. Ağrıma, koyun sıtması (Piroplasmosis)
[Konu Başlığı] [Önceki Konu] [Sonraki Konu]
Koyunlarda ağrıma hastalığının etmenleri, piroplasma ovis ve babasia ovis denilen kan asalaklardır. Piroplasmalar, eritrositler içersinde ikiye bölünerek çoğalırlar. Hastalığın bulaşmasında ve evriminde ara konakçı olarak çeşitli kene türleri rol oynar.
Hastalık daha çok merada kenelerin fazlalaştığı Haziran ve Temmuz aylarında görülür. Ağustostan sonra olaylar azalır.
Hastalığın kuluçka dönemi 7-10 gün kadardır. Ağrımalı koyunlardan 42°C kadar yükselen ateş, titreme, düşkünlük ve iştahsızlık gözlemlenir. Sallantılı yürüyüş ve solunum artışı görülür. Kan işeme de hastalığın tipik belirtilerinden birisidir.
16.2.2.2. Beyaz ağrıma (Theileriose / Tayleryoz)
[Konu Başlığı] [Önceki Konu] [Sonraki Konu]
Koyunlarda beyaz ağrıma hastalığının etmenleri, theileria ovis ve theileria recondia adlarında kan asalaklarıdır. Bu hastalığın da bulaşmasında ve evriminde ara konakçılar kenelerdir.
Tayleryoz de kene mevsiminde görülür. Kansızlık, yüksek ateş ve düşkünlük belirtileridir. Hastalığın kesin tanısı ancak laboratuvarda yapılabilir. Piroplasmosis de hemoglobinüri meydana çıkmasına karşın tayleryoz da gözükse bile geçicidir. Hasta hayvanlar sütten kesilir. Gebe ise yavru atar. Kanlı ishal görülebilir. Bu hastalık % 50-60 düzeyinde kayıp meydana getirir.
Kan asalaklarına karşı korunmada temel önlem, hasta ya da taşıyıcı hayvanlar, vektör keneler ve sağlıklı hayvanlar arasındaki bağlantının koparılması ve ayrılmasıdır. Bunun için en uygun korunma önlemi, kenelerle savaşımdır. Kenelerle savaşım; hayvanların üzerinde, ağıllarda ve merada yapılır. Koyunlar hastalık mevsiminde kene öldürücü ilaçlarla banyo edilirler. Ağıllardaki çatlak ve yarıklar kapatılır. Akarsit maddeler eklenmiş kireçle badana edilir. Bulaşık meralar da kullanılmamalı, ilaçlanmalıdır. Bataklık ve sulak meralara drenaj yapılmalıdır. Sağıtım için çeşitli ilaçlar hasta koyunların deri altına şırınga edilir.
16.2.2.3. Anaplazmoz (Anaplasmosise)
[Konu Başlığı] [Önceki Konu] [Sonraki Konu]
Koyunlarda anaplazmos’un etmeni anaplazma ovis denilen kan asalağıdır. Sığırlara oranla daha az görülür. Bu da kenelerle geçer. Hastalığın belirtileri yüksek ateş, düşkünlük, sarılık ve kan işeme (hemoglobinürü) başlıca belirtileridir.
Koruyucu önlemler, piroplasmosis ve tayleryoz da olduğu gibidir. Sağıtım için de çeşitli ilaçlar piroplozmosisde olduğu gibi deri altına şırınga denilir.
16.2.2.4. Kanlı ishal (Coccidiosis / Koksidiosis)
[Konu Başlığı] [Önceki Konu] [Sonraki Konu]
Koyunlarda ve özellikle kuzularda kitle halinde ölümlere neden olur ya da gelişmelerini engeller. Etmeni, eimeridae ailesine bağlı tek hücreli bir kan asalağıdır.
Koksidiosisin akut şekli, bir yaşına kadar olan kuzu ve oğlaklarda görülür. Hayvan 1-2 günde ölebilir. Ölüm % 10-25 arasındadır. Vücut ısısı 40-41 °C’yi bulur. Hayvan zayıf, takatsız ve iştahsızdır. Şiddetli ishal vardır. Dışkı mukoz ve kanlı olabilir. Boyun ve ard bacak kasları titremesi görülür. Subakut şekli, iki yaşına kadar olanlarda gözlemlenir ve %40-70 arasında ölüm yapar. Kronik şekli ise yaşlı ya da iki aylıktan yukarı kuzularda seyreder. Ölüm %10- 13 arasındadır.
Korunma için sağlık koşullarına önem verilir. Hayvanlar kalabalık yerlerde bulundurulmamalı, kuzu ve oğlaklar partör yaşlılardan ayrılmalı, su kapları ve yemlikler yüksek yere konmalı, ağıl tabanı temiz ve kuru tutulmalıdır. Sağıtımı için kimi ilaçlar kullanılabilir.
16.2.3. Arthropoda enfestasyonları
[Konu Başlığı] [Önceki Konu] [Sonraki Konu]
Arthropodalar, genellikle tropik ve subtropik ülkelerde her yıl büyük miktarlarda maddi zararlar meydana getirir. Bunlar deri hastalıkları meydana getirmekte, hayvanların besin maddelerini paylaşmakta, toksitoza neden olmakta, felç yapmakta ve çeşitli hastalık etkenlerini, malaria, piroptasmoz gibi protozoonlarını nakletmekte, ayrıca virütik ve bakteriyel kökenli hastalıkların etkenlerini de taşımaktadır.
Arthropodalar arasında çeşitli uyuz böceklerini, keneleri, kan emen sinekleri, bit, pire ve tahtakurularını sayabiliriz.
16.2.3.1. Uyuz böcekleri (Acaridae)
[Konu Başlığı] [Önceki Konu] [Sonraki Konu]
Koyunlarda baş, vücut (yapa kısım) ve ayakta görülen başlıca üç çeşit uyuz böceği bulunur. Başta yerleşenler cerahatleşme, kaşıntı ve kellik yapar. Göz yangısı ve körlük yapabilir.
Yapağı ile örtülü vücut bölgelerinde yerleşen uyuz böcekler deri üzerinde yaşarlar. Önce şiddetli kaşıntı yaparlar, daha sonra kabarcık ve kalın kabuklar oluştururlar. Yapağı yer yer ve lüle lüle düşer. Hayvanının vücudu çıplaklaşır. Hayvanlar günden güne zayıflar. İyi beslenemezse % 40-50 düzeyinde ölüm yaparlar. En yaygın çeşididir. Ayak ve başlarda yerleşen çeşidi ise kaşıntı ya parlar. Ender görülür.
16.2.3.2. Keneler (Mesken ve Mer’a keneleri)
[Konu Başlığı] [Önceki Konu] [Sonraki Konu]
Mesken keneleri (Argasidae), genellikle ağıl, ahır ve kümes gibi barınaklar da yaşarlar. Hastalık etkeni taşıyarak ve kan emerek hayvanlara zarar verirler. Mal, sakırga ve fersah gibi yöresel adları vardır. Yurdumuzda koyunların ağıl da tutulduğu kış mevsiminde zarar yaparlar.
Mer’a keneleri (ıxodıdae), merada yaşarlar. Kan emerler ve koyunlara piroplasmoz hastalığının etmenini taşırlar.
Kenelerin meydana getirdiği bir hastalık da kene felcidir. Kene felci, kenelerin kan emerken hayvanın vücuduna bıraktığı toksinden ileri gelir. Paralize ard bacaklardan başlar, sonra ön bacaklara geçer. Daha sonra da önce boyun ve baş kaslarında felç olur ve dudağa ve dile yayılır. Hastalık genellikle kış aylarında kendini gösterir.
16.2.3.3. Bitler (Anopulura)
[Konu Başlığı] [Önceki Konu] [Sonraki Konu]
Koyunların baş, vücut ve ayaklarda yerleşen bitler kaşıntı yaparlar. Kaşınma ve sürtünme sonucu deride yaralar meydana getirirler. Bitlenme kış mevsiminde daha çok gözlemlenir.
16.2.3.4. Yapağı yiyenler (Mallophaga)
[Konu Başlığı] [Önceki Konu] [Sonraki Konu]
Mallophaga adı verilen böcekler, kıl, yapağı, tiftik ve buna benzer deri ürünü ile beslenir. Kışın iyi bakılmayan ve beslenmeyen hayvanlarda daha çok görülür. Hayvanların yapağıları ve tiftikleri harap olur ve zayıf düşerler.
Asalaklara ve özellikle dış asalaklara ve deri hastalıklarına karşı savaşım başlıca üç şekilde yapılır.
El ile ilaçlama: Zaman alıcıdır. Yayılma yeteneği az, hayvanların belirli vücut kısımlarına yerleşen asalak ve deri hastalıklarına el ile ilaçlama yapılabilir. Ancak bu yöntem koyunculukta genellikle yeğlenmez.
Püskürtücüler ile ilaçlama: Genellikle ağılların ilaçlanmasında püskürtücülerden (pulvarizatör) yararlanılır. Koyunların ilaçlanmasında ise banyo yapmanın olası olmadığı durumlarda başvurulur.
Banyo: Koyun yetiştiriciliğinde en etkili ilaçlama banyo ile yapılır. Banyolama ile hem kısa bir süre içinde çok sayıda koyun etkili bir şekilde ilaçlanır, hemde ilaç kaybı az olur. Banyolar, ayak ve derin banyolar olmak üzere iki tip de yapılırlar.
Banyo suyuna karıştırılacak en etkili ilacı saptamak için koyunlarda bit, kene, uyuz böceği vb. denetimi yapılır. Denetim sonucu saptanan asalak ve hastalığa karşı etkili ilacın belirlenmesi için en yakın Tarım İl Müdürlüğüne başvurulmalıdır.
İlaçlar, kuru ve nemsiz yerlerde saklanmalıdır. Ayrıca çocuk ve sorumsuz kimselerin ulaşamayacağı yerlere konulmalıdır. Mutfak kapları, yiyecek vb. gibi şeylere ilaçlar bulaştırılmamalıdır.
Banyodaki su miktarına uygun dozda ilaç kullanılmalıdır. İlaç, banyo suyuna birörnek bir şekilde karıştırılmalıdır. Bu amaçlar, daha önce küçük kaplarda eritilen yada fazlalaştırılan ilaç banyo suyuna azar azar dökülür ve karışması için uzun bir sopayla bir yöne doğru yavaş yavaş karıştırılır. Ağız, el ve gözlere sıçratmaktan sakınılır.
Koyunlar, banyo giriş yerinden havuza teker teker atılır. Banyodaki ilaçlı suyun koyunun tüm vücuduna bulaşması sağlanmalıdır. Örneğin baş kısmı suya daldırılmadan geçen koyunların kulak içi, boynuz kenarları yada başta kalacak olan asalaklar ilaçlamanın etkisi vücutta geçtikten sonra vücuda ve oradan bütün sürüye yayılabilir. Bu amaçla banyonun tam ortasında duran bir bakıcı elindeki özel bir kıskaç kullanarak her koyunun baş kısmını en az iki kez ilaçlı suya daldırıp çıkarmaktadır.
Banyo yapılırken ilaçlı suyun vücuda bulaşmamasına özen gösterilir. İstemeden, kazara ilaçlı su yutulursa tuzlu su içmek yararlıdır. Bulantı geçmez ise bir hekime başvurulmalıdır. Banyo yapan bakıcılara ayran yada yoğurt yedirilmelidir.
Kirlenen ilaçlı sular, göl, dere, ırmak gibi su kaynaklarına ve meraya akıtılmamalıdır.
Banyo işlemi, genel olarak yaz aylarında yapılır. Ancak zorunlu durumlarda koyunlara ilaçlama yapılması gerekiyorsa sıvı ilaçlama yerine toz durumda püskürtülen ilaçlar yeğlenmelidir.
Koyunlara genelde her kırkımdan sonra. vücutlarında asalak yada hastalık olsun yada olmasın banyo yaptırılmalıdır. Banyo, hayvanların anılan asalak ve hastalıklara karşı koruduğu gibi onları rahatlatır, vücutlarını temizler.
16.3. Salgın hastalıklar ve koruyucu aşılar
[Konu Başlığı] [Önceki Konu] [Sonraki Konu]
Koyunlarda görülen salgın hastalıklasın etmeni virüs ve bakterilerdir. Bunların başlıcaları şunlardır:
16.3.1. Virüs kökenli koyun hastalıkları
[Konu Başlığı] [Önceki Konu] [Sonraki Konu]
16.3.1.1. Koyun çiçek hastalığı ve aşısı
[Konu Başlığı] [Önceki Konu] [Sonraki Konu]
Koyunların vücutlarının yapağısız yerlerinde çiçek şeklinde yaralar ile kendini belli eder. Yüksek ateş, solunum zorluğu, nabız yükselmesi, gözlerde şişme, işeme ve dışkılama zorluğu diğer belirtileridir. Yılın her ayında bu hastalık görülebilir. Kışın özellikle kuzulama mevsiminde bulaştığı taktirde kuzu ölümü çok fazla olabilir.
Hastalıktan korunma, genel sağlık koruma önlemlerinin dışında aşılama ile sağlanır. Aşı, 20 günlükten büyük kuzulara, her dönem ve yaşta koyunlara ve de gebe koyunlara 0.5 cm dozda uygulanır. Aşı, göğüs-kol arası bir yere deri altı olarak yapılır.
Bağışıklık aşı yapıldıktan 15 gün sonra başlar ve 6 ay devam eder. Çevrede hastalığın bulunmaması durumunda yılda tek aşı yeterli olabilir.
16.3.1.2. Şap hastalığı (Tabak) ve aşısı
[Konu Başlığı] [Önceki Konu] [Sonraki Konu]
Şap hastalığının çeşitli tipleri, her tipin ayrı aşısı vardır. Bir tip şap hastalığına yakalanan koyun, kısa bir zaman sonra diğer tip şap hastalığına da yakalanabilir. Bu nedenle hastalık çıktığında hemen tipi belirlenmeli ve o tipe karşı koruyucu aşı yapılması isteniyorsa çevre iyice incelenmeli, bir yıl önceki görülen tipler bilinmeli ve bu bilgilerin ışığında uygun tip aşı uygulanmalıdır. Yurdumuzda A, O ve Asya 1 tiplerine karşı aşı üretilmektedir.
Her mevsim ortaya çıkarılabilirse de en çok yaz aylarında görülür. En çok tırnak aralarında yaralarla kendini belli eder. Ender olarak ağızda da şap yaraları şekillenebilir. Diğer belirtileri yüksek ateş, iştahsızlık, yavru atma şeklinde ortaya çıkabilir. Tırnaklardaki yaralar sağıtılmazsa topallık fazlalaşır.
Şaptan korunma, ayırma ve aşılama ile sağlanır. Aşı yılın her döneminde ve her yaşta koyunlara yapılır. Ancak kuzulama öncesinde olan gebe koyunlara ve 4 aydan küçük kuzulara uygulanmaz. Aşı. göğüs kemiği civarına ve deri altına 2 cm yapılır. Aşılamadan 10 gün sonra bağışıklık başlar ve 6 ay devam eder. İkinci 6 aylık aşılamayı izleyen aşılamalar ise yılda bir kez olarak yapılmalıdır.
Sağıtım amacıyla tırnak ve ağız etrafındaki yaralar uygun ilaçlı suyla temizlenir. Bunun için % 5 kreolın ve %1 göztaşı bulunan ilaçlı su yeterlidir.
16.3.1.3. Mavi dil hastalığı ve aşısı
[Konu Başlığı] [Önceki Konu] [Sonraki Konu]
Koyunlara özgü bir hastalıktır. Hayvanların ağız, dil, burun kısmında kabarma gözlenir. En tipik belirtisi, dilin morarak şişmesi ve sarkmasıdır. Hayvan solunum zorluğu gösterir. Hastalık, yağmur mevsiminin arkasından sıcak günlerin gelmesi ile daha da artar.
Hastalıktan korunma, taşıyıcı rolü oynayan sokucu sineklerle savaşım ve aşıyla sağlanır. Aşı, gebelere yapılmaz. Koçlara ise koç katımından sonra yada en az iki ay önce yapılmalıdır. Aşı, dirsek kısmının 4 parmak gerisindeki yapağısız bölgeye deri altı yolla 1 cm dozunda uygulanır. Bağışıklık 1 ay sonra başlar. 1 yıl sürer.
16.3.1.4. Vibriosis (Bulaşıcı yavru atma) ve aşısı
[Konu Başlığı] [Önceki Konu] [Sonraki Konu]
Gebeliğin son aylarında koyunlarda yavru atma görülür. Hastalık ilk girdiği sürüde % 10-15 oranında ölümler yapar.
Hastalıktan korunma aşı ve hastalıklı hayvanların ayrılmasıyla sağlanır. Aşı, dişi koyunlara koç katımından 3-4 hafta önce uygulanır. Gebe koyunlara ise doğuma 3 hafta kalıncaya değin yapılır. Aşı, ön koltuk deri altına 2 cm dozunda uygulanır. Bağışıklık süresi 24 aydır.
16.3.1.5. Ektima ve aşısı
[Konu Başlığı] [Önceki Konu] [Sonraki Konu]
Daha çok kuzulurda görülür. Kuzuların ağız, dil ve ağız etrafında oluşur. Dilin üstündeki deri soyulur, yaralar kanayabilir. Yaraların sağıtımı yapılmazsa iltihaplanır. Yaralar nedeniyle beslenme tam olarak yapılamaz ve kuzular zayıflar. Gerekli önlemler alınmazsa kuzularda ölüm oranı % 50’ye değin çıkar. Hastalıktan korunma aşı ile sağlanır. Aşı, doğumdan 1-2 gün sonra inguinal bölgeye damlatılıp yayılarak yapılır. Omür boyu bağışıklık sağlar.
16.3.1.6. Pieten (Tırnak arası hastalığı)
[Konu Başlığı] [Önceki Konu] [Sonraki Konu]
Hastalık, sonbahar ve kış aylarında daha çok olur. Meranın ve ağılın çamurlu olması hastalığın hazırlayıcı nedenleridir. Koyunların tırnak araları cerahatlanır ve fena koku yapar. Hayvan topallar. Tırnak şeklini değiştirir. Sağıtımı yapılmazsa tırnağın düştüğü bile olur.
Pietenden koyunları korumak için en azından ağıl ve ağıl avlularının çamur olmamasına özen gösterilir. Ayrıca her ağıla bir yüzlek banyo yaptırılır. Sağıtımı için tırnak araları mikrop öldürücü ilaç katılmış suyla temizlenir.
16.3.2. Bakteri kökenli koyun hastalıkları
[Konu Başlığı] [Önceki Konu] [Sonraki Konu]
16.3.2.1. Enterotoksemi hastalığı (Çelertme, ot, yaprak, yumuşak böbrek hastalığı, bağırsak zehirlenmesi)
[Konu Başlığı] [Önceki Konu] [Sonraki Konu]
Çeşitli tipleri vardır. Tip B kuzularda, tip C-D koyunlarda hastalık yapar. Koyun yetiştiriciliğinde yüksek düzeyde ölümler yapar. Enterotoksemili kuzular 1-14 günlük iken ishalden kısa zamanda ölürler. Koyunlarda ise belirtileri daha tipiktir. Sağlıklı gözüken hayvanlarda ani sıçramalar ve titremeler gözlenir, aniden düşer ve ölür. Ölen hayvanların mide ve bağırsaklarında kan oturmalarına rastlanır.
Enterotoksemiyle savaşım iki amaca yönelik olarak yapılır. Birincisi hastalığın oluşmasında rol oynayan etmenleri ortadan kaldırmaktır. İkincisi ise aşılatmaktır.
Savaşım esasları şöyle sıralanabilir:
Süt kuzularırını ilk dönemlerinde emzirme işlemi denetim altında tutulmalı, emzirme azar azar yapılmalı ve sık olmalıdır.
Koyunlar meraya sabahın erken saatlarında aç karnına salınmamalıdır.
Soğuk ve kırağılı havalarda meraya çıkarmamalı, en azından kırağının çözülmesi beklenmelidir.
Koyunlara küflü ve bozuk yemler verilmemelidir.
Hastalık çıktığı zaman yoğun yemler azaltılmalı, kaba yemler daha çok verilmelidir.
İç asalaklara karşı etkin ve düzenli bir savaşım uygulanmalıdır.
Aşılama yurdumuz koşullarında enterotoksemiye karşı savaşımın temel ve en etkili aracıdır.
Enterotoksemi aşısı, mevsimlere geçişte, yem değişikliklerine başlamadan önce, besiye alınan hayvanlara besi öncesinde yapılır.
Aşı, koyunlara dirsek gerisi ve deri altı olarak iki defada (birinci 2 cm ikincisi 1 cm) yapılır. Kuzulara ise 21 gün ara ile 1 cm olarak iki defada yapılır. İkinci aşılamadan 6 ay sonra 2 cm aşılama ile bir yıllık bağışıklık sağlanır.
16.3.2.2. Hepatit nekrozan hastalığı (Bulaşıcısı karaciğer, kara hastalık)
[Konu Başlığı] [Önceki Konu] [Sonraki Konu]
Bu hastalık, her mevsimde görülürse de daha çok yaz ve sonbaharda karaciğer asalaklarının yaygın olduğu bölgelerde rastlanır. Ani başlayan bir durgunluk, yürümede zorluk, hızlı solunum, göğüs üzerine yatma, sırtta kamburlaşma, boyun bükülmesi, diş gıcırtdatma ve ani ölüm hastalığın belirtileridir.
Hastalığa karşı savaşım, etkin bir asalak savaşımı ile olur. Koyunlar düzenli bir şekilde karaciğer asalaklarına karşı ilaçlanmalıdır. Ara konakçı görevi yapan sümüklülerin ve onların bulundukları bataklıkların ilaçlanması ve yok edilmesi gerekir. Hepatit nekrozan hastalığına karşı korunmada diğer bir araç da aşılamadır. Aşı, ileri gebe koyunlara yapılmaz. Zaman olarak da konakçı asalakların mevsimsel gelişmeleri dikkate alınarak yaz başlarına uygulanır. Aşı 21 gün ara ile 2 cm omuz altına verilir. Bir yıl sonra tek doz tekrarlanır. Bağışıklık süresi 6 aydır.
16.3.2.3. Şarbon hastalığı (Antraks, dalak, kasap çıbanı, karaçıban)
[Konu Başlığı] [Önceki Konu] [Sonraki Konu]
Şarbon hastalığına her mevsimde ve özellikle kırkım zamanında daha çok rastlanır. Yüksek ateş, hızlı nabız, titreme, ağızdan salya ve arkadan pislikle kan gelişi, kan işeme, hızlı zayıflama ve ani ölümler hastalığın belirtileridir. Kesilen hayvanlarda kanın pıhtılaşmaması ve dalağın normalden büyük oluşu hastalığın tanınmasına da yardım eder.
Hayvanları bu hastalıktan korumak için bulaşık meralarda otlatmamak gerekir. Çünkü hastalık bir mera hastalığıdır. Hasta koyun derhal yok edilmesi ve sağlamların aşılanması gerekir.
Aşı, koyunlara 0.5 cm kuzulara 0.25 cm dozda deri altına alt bacağın iç kısmına uygulanır. İki aylıktan küçük kuzulara yapılmaz. Aşı, hastalık çıkmadan önce ilkbaharda ve hastalık görülen yerlerde ise hemen uygulanır. Bağışıklık, aşı yapımından 2 hafta sonra başlar ve 1 yıl sürer.
16.3.2.4. Salgın süt kesen hastalığı (Agalaksi)
[Konu Başlığı] [Önceki Konu] [Sonraki Konu]
Hayvandan hayvana bulaşır. Yurdumuzda sık görülen bir hastalıktır. Koyunların memeleri hastalanır, sertlikler belirir. Sütün görünüşü değişir, kesilmiş süt görünümündedir. Bu süt kimi zaman kanla karışık olur. Hastaların önce ateşi yükselir. Ateş sonradan azalırsa da hastalık şiddetini devam ettirir. Koyunların gözlerinde iltihap ve körlük oluşturur. Ayaklarda topallık ve eklemlerde şişlikler olur. Hayvanlar dizleri üzerine basar. Gebe koyunların çoğu kuzu atabilirler. Akıntı ve sağıcılar, hastalığın yayılmasında hastalığın etkin rol oynarlar.
Hastalıktan korunma için en etkin araç aşılamadır. Aşı, laktasyonun son iki ayı ile gebeliğin ilk 2 ayında uygulanır. Koltuk arkası deri altına 1 cm enjekte edilir. Aşı, canlı ve ölü olmak üzere iki çeşit hazırlanır. Bağışıklık 15 gün sonra başlar, 8 ay sürer.
16.3.2.5. Bulaşıcı yavru atma hastalığı (Malta humması, Brusella Melitensis)
[Konu Başlığı] [Önceki Konu] [Sonraki Konu]
Bu hastalığın belli başlı belirticisi 2-4 aylarında görülen yavru atmadır. Hastalığın tanısı için koyunlardan kan alınır ve laboratuvara yollanır, insanlara da kolaylıkla bulaşan bir hastalıktır. Özellikle taze peynir ve sütlerle bulaşır. Yavru atan koyunların döl yataklarından da pis kokulu bir akıntı gelir.
Hastalıktan korunma için öncelikle hastalıklı hayvanlar ayrılır. Etkin korunma ise öncelikle aşılama ile sağlanır. Aşı, deri altına erkek ve dişi kuzulara 3-4 aylıkken, erginlere ise koç katımından 1 ay önce yada sağımların bitiminden sonra 1 cm olarak yapılır. Bağışıklık yaşam boyu sürer.
16.3.2.6. Basilli kan işeme hastalığı (BasiHer Hemogiobinuri)
[Konu Başlığı] [Önceki Konu] [Sonraki Konu]
Hasta hayvanlarda ateş yükselir. Geviş getirme durur. Hastalık ilerlediğinde idrar koyu bir renk alır. Ölen hayvanların ellerinde sarılık görülür. Herhangi bir önlem yapılmazsa ölüm oranı çok yükselir.
Korunma, öncelikle bakım ve beslenmeye özen göstermekle sağlanır. Aşı, hayvanların hastalığa yakalanmalarını önler. Aşı dozu 5 cm dirsek bölgesi, deri altına yapılır. Aşı hastalığın görüldüğü yerlerde koruyucu olarak her yıl uygulanmalıdır. Bağışıklık süresi 6 aydır.
Koyunlarda virüs ve bakteri kökenli hastalıklara karşı kullanılan daha birçok aşı vardır. Ancak bütün bu aşıların birarada düzenli olarak yapılması gerekli değildir. Başka bir deyişle zaman ve koşullar dikkate alınarak bölge için zorunlu aşılar yapılmalıdır. Kısaca gereksiz aşı yapılmamalı, ancak gerektiğinde de kesinlikle geç kalınmamalıdır. Her işletme ve yöre için uygun aşı uygulama izlenceleri (programları) geliştirilmelidir.
16.4. Zehirli otlardan Korunma
[Konu Başlığı] [Önceki Konu] [Sonraki Konu]
Beslenmenin büyük ölçüde çayır-meraya dayandığı koyun yetiştiriciliğinde zehirli otlardan korunma önemli bir konudur. Bu nedenle zehirli otları tanıma, zehirlenme belirtilerini anlama ve başlıca koruma önlemlerini alma koyun yetiştiriciliğinde başarıyı artırır.
16.4.1. Türkiye’de başlıca zehirli bitkiler
[Konu Başlığı] [Önceki Konu] [Sonraki Konu]
Kestane ağacı (Castaıı australe): Tohumları, ölümle sonuçlanan gastroenteritis meydana getirirler.
Bakdıran otu (Conicum maculatum) : Bu bitki, ölüm yapan narkotik bir zehir içerir.
Chenopodium atriplicinum türleri : Bunlar çok taze bir devrede koyunlar için zehirlidir. Gastroenteritis meydana getirir, ölüm çoğunlukla ani olur. Önceden bir belirti gözlenmez. Bu türün Türkiye’de görülen varyeteleri şunlardır:
Koyun sarmaşığı, bahçe karapazısı (Chenopodium Atriplex) İç Anadoluda bulunur.
Akpazı, ak kazayağı (Ch album L.) Marmara bölgesinde bulunur.
Meksika çayı (Ch. ambrosioides L.) Güney Anadolu bölgesinde bulunur.
Nezle otu. yapışkan kazayağı (Ch. botrys L) Karadeniz ve İç Anadoluda bulunur.
Fena kokulu kazayağı (Ch. vuluaria L.) İç Anadoluda bulunur.
Kurşun otu (Salicorina herhacca E.) İstanbul, Ege ve İç Anadolu bölgelerinde bulunur.
Dikenli soda otu (Salsola kah E.) Karadeniz, İç Anadolu ve Akdeniz bölgelerinde bulunur.
Soda otu, tuz otu (S. soda L.) İstanbulda bulunur.
Boru çiçeği, şeytan ehuası (Datura stramonium)
Çöl sütlüyen otu (Euphorbia booplithona) : Ağır gastro-enteritis ve sendeleme yapar, sürüde ölümlere de neden olabilir.
Güzel avrat otu (Atropa belladonna)
Bambu otu (Heliotropinum europaeum) : İstanbul, Marmara, Karadeniz ve Doğu Anadolu bölgelerinde görülür. Karaciğer harabiyeti ve sarılık meydana getirir.
Yabansal tütün (Nicotiana glauca)
Ege Bölgesi ve İzmir’de görülür. Zehirlidir. Doğal tütün (Nicotiana spp.) Başlıca belirtileri sinirsellik ve yürümede düzensizlik gözlenir.
16.4.2. Bitki zehirlenmelerinin belirtileri
[Konu Başlığı] [Önceki Konu] [Sonraki Konu]
Bitkiler çok çeşitli zehir içerirler. Bu nedenle hayvanların bitki türlerine göre ne gibi belirtiler göstereceği hakkında kesin bir söylemek olası değildir. Bununla birlikte zehirlenme belirtileri olarak aşağıdaki noktaları sayabiliriz:
Görünür hiçbir neden olmadan ani ve anlaşılmaz hastalık durumları.
Ateşli durum görülmeden merkezi sinir sistemi yada sindirim organlarında ani rahatsızlık görülmesi ve sürü içinde birçok hayvanın aynı durumda olması.
Kalbin hızlı atışı, mide ve bağırsaklarda bozukluk.
Takatsizlik, korna durumu ve nefes alma zorluğu.
Ani ishaller ve ölüm.
16.4.3. Bitki zehirlenmesinde korunma
[Konu Başlığı] [Önceki Konu] [Sonraki Konu]
Bitki zehirlenmesinde sağıtım zordur. Korunma daha önemli ve daha kolaydır. Korunma, öncelikle, zehirli bitkinin tanınmasına, o çevrenin funda, çalılık, çayır-mera ve ağaçlarının bilinmesine bağlıdır.
Bitki zehirlenmelerine karşı aşağıdaki önlemler düşünülebilir:
Koyunların su içmesi ve yürümesi zehirlenme belirtilerini hızlandırabilir. Bu yüzden zehirli bitki yedikleri şüphelenen hayvanlar sudan uzak tutulur ve yürütülmezler.
Aç koyunlar zehirli bitkilere karşı daha duyarlıdırlar. Bu nedenle aç koyunların meraya gönderilmeden önce ot ve samanla açlıklarının giderilmesi sağlanmalıdır.
Koyun otlaklarının bakımına ve iyileştirilmesine özen gösterilmelidir. Koyunlar yeteri kadar yararlı bitkileri bulurlarsa zehirli bitkileri yemezler. Zehirli bitkiler aslında daha az lezzetlidir yada lezzetsizdirler.
Koyunların otladıkları çevre ve meralarda zehirli bitkilerin çobanlar tarafından tanınması gerekir. Zehirli bitki tanılırsa bunlardan mera temizlenir ve/yada bunlara karşı alınacak önlemler bilinir. Kimi bitkilerde belirli devrelerde zehirlidir. Bu gibi devrelerde koyunlar meraya gönderilmez.
Zehirli bitkiler, çoğunlukla yararlı bitkilerden daha önce gelişirler. Bu yüzden merada yararlı ve zararsız bitkiler tam olarak gelişmeden koyunları buraya salmamak gerekir.
Hayvanlar arasında zehirlenme belirtileri görülür görülmez, sürüyü hızla o bölgeden uzaklaştırılmalıdır.
Özet olarak, koyunlar özellikle meradaki bitkiler, ince yağmurlarla ıslandığı yada çiğ ile nemlendiği zaman aç olarak meraya gönderilmemelidir. Bu durumda zehirli bitkilerin etkisi fazla olmakta ve zehirlenmelere neden olmaktadırlar.
16.5. Ayırma ve karantina
[Konu Başlığı] [Önceki Konu] [Sonraki Konu]
Ayırma, kısaca hastalıklı hayvanlarla sağlam hayvanların ayrı yerlere alınması ve bu şekilde hastalığın bulaşmasını önleme olarak tanımlanır. Bu işlemde hasta hayvanlarla temas eden çobanların da hareketleri sınırlanır. Muşamba önlük, çizme ve eldiven kullanmaları mutlak olarak sağlanır. Bulaşıcı hastalığın çıktığı ağıllar ve kullanılan aygıtlar iyice temizlenir ve dezenfekte edilir. Kaba yemlerin açıkta bulunan üst kısımları atılır ve geriye kalan kısımları dezenfekte edilir. Ölen hayvanlar ya yakılır ya da derin çukurlara gömülür. Örneğin şarbon hastalığına yakalanan koyunlar gömülür. Gömülme kireçli çukurlara yapılmalı ve yabansal hayvanların çıkaramayacağı derinlikte olmalıdır. Diğer yandan hastalık ürünü atıklarında bulaşmaları önlenir. Bu işlemler yapılırken çıkan hastalık en yakın tarım ilçe müdürlüğüne duyurulur. Bölgedeki koyunların tümünün aşılanması sağlanır.
Karantina ise, bir ülkeyi yada bölgeyi bulaşıcı hastalıklardan korumak için oraya dışarıdan şüpheli olarak gelen hayvanların aynı bir yerde yada hastalık çıkan yöredeki hayvanların başka bir yere nakledilmeden bir süre için bekletilmesidir. Bu işlem, özellikle hayvan hareketlerinde mutlak olarak uygulanmalıdır.
16.6. Koyunlarda Kalıtsal Kusurlar
[Konu Başlığı] [Önceki Konu] [Sonraki Konu]
Koyunlarda diğer hayvan türlerinde olduğu üzere birçok kalıtsal kusura rastlanır. Bu kalıtsal kusurları oluşturan genler, ya eşey kromozomuna bağlı olarak ya da serbest olarak ana babadan yavrularına geçerler. Bu genler Letal (öldürücü) yada semiletal (yan öldürücü) olmak üzere iki grupda toplanırlar.
Letal genler, spermatozoit ve yumurtayı olgunlaşma devresinden önce öldürebildiği gibi, döllenmiş yumurtayı, gelişmeye başlamış embriyoyu öldürebilir yada kısmen gelişmelerine engel olabilirler. Yavrular ölü doğabilirler, ya da doğumu izleyen günlerde ölebilirler.
Dominant letal genleri yapısında taşıyan koyunlar yaşamazlar. Resesif letal genlere heterozigot olarak yapılarında taşıyan koyunlarda ise araz görülmez. Resesif letal genlerin homozigotlaşması durumunda kusurlar ortaya çıkar. Resesif letal genleri ortaya çıkarmak için test çiftleştirmesi uygulanabilir. Test çiftleştirmesi ile letal genler taşıyan koyunlar saptanarak sürüden atılmakla ve böylece sürüler temizlenmektedir.
Semiletal genler de istenilmeyen karakterlerin oluşmasına neden olurlar. Ölüm meydana getirmezler. Ancak koyunların üreme ve verim yetenekleri üzerine olumsuz etki yaparlar.
Koyunlarda letal genlerin oluşturduğu kusurlar iki ana gruba ayrılarak incelenebilir. Bunlar vücut kusurları ve üreme kusurlarıdır.
16.6.1. Vücut kusurları
[Konu Başlığı] [Önceki Konu] [Sonraki Konu]
16.6.1.1. Kuzularda bacak kasılması
[Konu Başlığı] [Önceki Konu] [Sonraki Konu]
Bu kusur, yeni doğan kuzularda bacakların kasılması şeklindedir. Ön yada art bacak çiftlerinden biri ve çoğunlukla ön bacaklar, seyrek olarak da art bacaklar kasılır. Kimi zamanlar tüm bacaklar kasılır ve baş arkaya bükülür. Bu kuzuların doğumu çok güç olur. çoğunlukla ölü doğarlar. Ana koyun da güç doğumdan dolayı ölebilir.
Bu durum, yakın akrabalı yetiştirmede baba ile dişi yavrular arasında olan çiftleşmeler sonunda ortaya çıkar. Kalıtımı tek resesif gen ile olur.
16.6.1.2. Kısa ve kalın vücutlu ve felçli kuzu doğumu
[Konu Başlığı] [Önceki Konu] [Sonraki Konu]
Kuzular kısa ve kalın vücutlu doğar. Bacaklar kısa ve eğri, kafa çok büyük, üst çene, kısa ve kalın, burun delikleri çok yan ve kenarda, alt çene üst çeneden kısadır. Yapağı kısa, kıvrımsız ve göğüsten arka kısma kadar kılsız bir şerit vardır. Kuzular canlı doğar, ancak ayakta duramazlar, kısa bir süre içinde ölürler.
Yakın akrabalı yetiştirmelerde bu kusur ortaya çıkabilir. Bu kusur da resesjf letal bir gene dayanır.
16.6.1.3. Cücelik (Dwarfizm)
[Konu Başlığı] [Önceki Konu] [Sonraki Konu]
Kuzular kısa bacaklı, omuzlar geniş, alınlar öne doğru çıkıktır. Damak ve boğazlar anormal yapılıdır, bu nedenle solunum güçlüğü ve emzirmede boğulma durumları görülür. Cüce kuzuların büyük bir çoğunluğu iki aylığa erişmeden ölürler.
Bu kusur büyük bir olasılıkla basit resesif kalıtım yolu izler. Kimi cücelerde alt çenenin kısa olması, bunun cücelik geni ile bağlantılı (linkage) olabileceği sanısını da ortaya çıkarmaktadır.
16.6.1.4. Işığa karşı duyarlılık (Photosensibilitv)
[Konu Başlığı] [Önceki Konu] [Sonraki Konu]
Bu letal gene sahip kuzularda belirtiler 4-6 haftalık iken otlağa çıktıkları zaman gözlenir. Bu belirtiler, körlük, deri yüzeyinde istenmeyen yaralar, su toplama (ödem), eksoz. kulakta kabuk dökme şeklinde ortaya çıkar. Normal güneş altında otlatılan hayvanlar açlık ve zayıflıktan ölür.
Resesif bir gen çiftine dayanan bu letal durum, karaciğerin işlevini yapmamasına neden olur. Bunun sonucu olarak karaciğer fotosentetik madde salgılayamaz, bir başka deyişle anormal düzeyde bilirubin maddesi sentezlenmesi söz konusudur. Resesif homozigot gen taşıyanlar karanlıkta yaşayabilirler.
16.6.1.5. Körlük
[Konu Başlığı] [Önceki Konu] [Sonraki Konu]
Körlük kusuru, basit autosom resesif kalıtım yolu izler. Bu kusura sahip kuzular kördür, açlık ve genel zayıflık sonucu ölürler. Kör kuzular özenli bir bakım-beslemeyle yaşayabilirler.
16.6.1.5. Alt çene noksanlığı (Agnathia)
[Konu Başlığı] [Önceki Konu] [Sonraki Konu]
Alt çene noksanlığı, tüm evcil bayanlarda olduğu üzere koyunlarda da gözlenir. Kuzular doğumda yada doğar doğmaz ölürler. Bu kusurda basit resesif kalıtım yolu izler.
16.6.1.6. Kısa çenelilik (Brachygnathia)
[Konu Başlığı] [Önceki Konu] [Sonraki Konu]
Bu kusur kısa çenelilik ve düşük bir dudak şeklinde ortaya çıkar. Alt çene, ırk ortalamasından 0.5-2.5 cm daha kısadır. Ağzın bu yapısı, kuzuların emiş yapmasını zorlaştırır. Bu nedenle kuzular açlıktan birkaç gün içinde ölürler. Kısa çenelilik. basit resesif gen çifti tarafından oluşturulur.
16.6.1.7. Kulaksızlık ve damak yanıklığı
[Konu Başlığı] [Önceki Konu] [Sonraki Konu]
Bu letal gene sahip kuzularda kulaksızlık, damak yarıklığı, tırnakta yarıklar görülür. Bu kusur basit resesif kalıtım yolu izler. Yakın akrabalı yetiştirmelerde bu kusur ortaya çıkabilir. Bu kusur da resesif letal bir gene dayanır.
16.6.2. Üreme kusurları
[Konu Başlığı] [Önceki Konu] [Sonraki Konu]
16.6.2.1. Ara eşeylilik (İntersexuality)
[Konu Başlığı] [Önceki Konu] [Sonraki Konu]
Keçilerin aksine, ara eşeylilik koyunlarda ender gözlenir. Koyunlarda da ara eşeyliliğin kalıtsal kaynağı eşey kromozomlarındaki normalden farklılaşmadır. Bu farklılaşma üçe ayrılarak sınıflandırılabilir:
Birincisi, eşey kromozom sayısında sapma (XXX,XXY,XYY gibi triploid, XXYY, XXXX tetraploidi gibi yapılar), ikincisi eşey kromozom yapısında bozulmalar (XO, YO gibi), üçüncüsü ise iki yada daha fazla kromozumun ayrı eşey kromozomuna eklenmesi (XX/XY, XY/XXY, XY/XYY,XX/XXX gibi krimerizm yapıları) şeklinde gözlenir.
Buna göre koyunlarda ara eşeylilik iki ana yapıda ortaya çıkar. Bunlar freemartinismus ve çift eşeylilik (Hermafrodismus)tır. Çift eşeylilik ise gerçek çift eşeylilik (True hermophroditism) ve yalancı çift eşeylilik (Pseudo hermaphroditism) olmak üzere ikiye ayrılır.
16.6.2.1.1. Freemartinismus
[Konu Başlığı] [Önceki Konu] [Sonraki Konu]
İkiz yada üçüz gebelikte yavrulardan biri erkek biri dişi yada yavrular ayrı eşeyde ise dişi yavrunun üreme organlarında çeşitli gelişme bozuklukları oluşabilir. Burada erkek yavruların testislerinin daha çabuk gelişmesi ve yaptığı hormonal etki ile dişinin yumurtalık ve diğer kanallarının gelişmesini durdurduğu bilinmektedir.
Freemartinismus olgusunu taşıyan dişilerde vulva çok küçük, buna karşılık klitoris belirgin bir şekilde büyüktür. Vagina dar bir kese şeklindedir. Serviks uteri çoğunlukla iki ince kordon şeklindedir. Yumurtalıklan ise hipoploziktir, hayvan anöstrüs gösterir. Freemartinismus olgusu, genel olarak sığır türünde gözlemlenir.
16.6.2.1.2. Çift eşeylilik (Hermafrodismus)
[Konu Başlığı] [Önceki Konu] [Sonraki Konu]
Çift eşeyliler, hem dişi, hemde erkek üreme organlarını yada bunların karışık şekillerini taşırlar. Böyle hayvanlar anatomik, fizyolojik yada genetik yönden her iki eşeye özgü özellikleri çeşitli düzeylerde taşırlar. Çift eşeylilik, doğumdan önce ya da sonra birinci eşeyin zıt eşeyle tamamlanması ile şekillenir.
Gerçek çift eşeylilik (True hermaphroditism) : Gerçek çift eşeyliler her iki eşeyin gonadlarını taşırlar. Bunlarda gonadların varlığı ve yerlerine göre alt durum gözlenir.
Testis bir yanda, yumurtalık bir yanda.
Her iki yanda ovatestis.
Yumurtalık bir yanda ovatestıs diğer yanda,
Testis bir yanda. ovateslis diğer yanda.
Ovatestis bir yanda diğer yanda herhangi bir gonad yok.
Ovatestis bir yanda. diğer yanda belirgin bir oluşum yok.
Yalancı çift eşeyliik (Pseudo hermaphroditism) : Yalancı çift eşeyliler yalnız tek bir eşey gonadına sahiptirler, ancak var olan üreme organları kimi özellikleri açısından karşı eşeyi andırırlar. Bunlardan dışarıdan erkek görünenler yumurtalıkları, dişi görünenler ise testisleri taşırlar.
16.6.2.2. Koçların üreme kusurları
[Konu Başlığı] [Önceki Konu] [Sonraki Konu]
16.6.2.2.1. Kriptorhidlik
[Konu Başlığı] [Önceki Konu] [Sonraki Konu]
Koçlarda görülen kalıtsal bir kusurdur. Kriptorhid koçlarda testislerden biri yada ikisi ya karın boşluğunda yada ınguinal kanallarda sıkışıp kalmıştır.
Vücut ısısı canlı spermatozoit oluşumunu engellediğinden her iki testisi karın boşluğunda olan bir koç tam kısırdır. Testislerden biri dışarda ise bu koç döllenme yeteneğindedir. Kriptorhid koçlarda her iki testis içerde olsa bile eşeysel istek vardır hatta normalinden daha da şiddetli olarak ortaya çıkabilir.
Kriptorhidliğin kalıtımı konusunda kesin bir bilgi yoktur. Boynuzsuz koçlarda kriptorhidlik belirli oranlarda ortaya çıkmaktadır. Bu durum, boynuzsuzluk ve kriptorhidliğin. ya aynı genin neden olduğu bir pleitropik etkiye, yada her iki özelliği oluşturan genlerin birbiriyle bağlantılı olmasına bağlanabilir. Kimilerine göre kriptorhidlik basit resesif kalıtım yolunu izlemektedir.
16.6.2.2.2. Sıkrotum fıtığı (Scrotal Hernia)
[Konu Başlığı] [Önceki Konu] [Sonraki Konu]
Bu kusuru olan koçların iç organları, sıkrotum içinde bulunurlar. Sıkrotum çok büyük bir görünüme sahip olur. Testisler atrofiye olur ve görevini yapamazlar. Bu arada karın duvarının herhangi bir kısmında görülen diğer fıtıklar da aşım sırasında ağrı ve acı yaptıklarından döl verimine dolaylı olarak olumsuz etki yaparlar. Fıtıkların basit resesif genler tarafından oluşturulduğu bilinmektedir.
16.6.2.2.3. Testis hipoplasiası ve gelişme geriliği
[Konu Başlığı] [Önceki Konu] [Sonraki Konu]
Testis hipoplasiasında testis gelişme hızı normalin altındadır yada testislerin biri küçük ve sert olur. Bu yüzden sağlıklı bir spermatozoit üretimi olmaz. Testisler ya yetersiz spermatozoit üretirler (Oligospermi), yada hiç üretmezler (Azospermi). Oligospermi ve azospermi durumları, FSH ve LH hormonlarının yeterli düzeyde salgılanmamasından da kaynaklanabilir. Hipoplastik koçlarda aşım isteği de ya çok yetersizdir yada hemen hemen hiç gözlenmez.
Testis hipoplasiası genellikle ara eşeyliliğin bir sonucu olarak ortaya çıkar.
16.6.2.2.3. İktidarsızlık (İmpotens)
[Konu Başlığı] [Önceki Konu] [Sonraki Konu]
İktidarsız koçların kimilerinde spermatogenesis olduğu halde testislerde yeterli düzeyde teslesteron hormonu üretilemediğinden aşım isteği göstermezler. Kızgın koyunları aramaz yada ilgisiz kalırlar. Bu duruma iktidarsızlık denir. İktidarsızlıkta kalıtsal etmenler kadar bakım-besleme gibi çevre koşulları da rol oynayabilir.
16.6.3. Koyunların üreme kusurları
[Konu Başlığı] [Önceki Konu] [Sonraki Konu]
16.6.3.1. Yumurtalık hipoplasiası
[Konu Başlığı] [Önceki Konu] [Sonraki Konu]
Koyunlarda çok ender olarak rastlanır. Kusur yumurtalıklardan biri yada ikisinin noksan gelişmesi şeklinde kendini gösterir. Gelişme geriliği daha çok sol yumurtalıkta görülür. Kimi durumlarda büzülmüş üreme organı kısımları, genellikle büzülmüş vulva ve serviks uteri ile gözlenir. Koyunlarda hipoplasia genellikle ara eşeyliliğin bir sonucu olarak ortaya çıkabilir.
16.6.3.2. Koyunlarda diğer üreme kusurları
[Konu Başlığı] [Önceki Konu] [Sonraki Konu]
Bunlar arasında sakin ya da gizli kızgınlık, embriyo ölümleri, aşırı ve devamlı kızgınlık (nimhomania), vagina ve uterus prolapsusu ve yumurtalık kistleri gibi üreme kusurları sayılabilir.
Bu üreme kusurları, kalıtsal kaynaklı olduğu gibi ortaya çıkmalarında besleme, yaş ve iklim etmenleri gibi çevre koşullarının da payı vardır.
Sakin kızgınlık bilindiği üzere dış kızgınlık belirtilerinin gözlenemediği, ancak yumurtlamanın var olduğu bir döngü olayıdır. Bu olayda, uterus kontraksiyonlarının olmayışı spermatozoitlerin serviks kanalına girmesine engel olur.
Embriyo ölümleri, döllenmiş yumurtaların çoğunlukla gebelik başlangıcının 14. günü ile 18. günü içinde ölmesidir. Koyunlarda embriyo ölümleri yüzde 20-30 oranında kısırlığa neden olabilmektedir.
Aşırı ve devamlı kızgınlık (nimhomania), koyunlarda folliküler ve lutein kistlerinin yarattığı sürekli çiftleşme isteği durumudur.
Vagina ve uterus prolapsusu, doğum güçlüğü nedeniyle üreme organlarının dışarı çıkmasıdır. Koyunlarda ender görülür. Çoğunlukla ikiz yada üçüz doğum yapan koyunlarda rastlanabilir.
Yumurtalık kistleri, folliküller, lutein yada korpus luteum kistleri şeklinde görülür. Koyunlarda çok az rastlanır. Genel olarak kistler, kızgınlık ve yumurtlamaya engel olurlar, düzensiz döngü uzunlukları, aşım isteksizliği ya da anöstrüsün uzamasına neden olurlar.
bulaşıcı agalaksi – bulasici-agalaksi