Yapağı

Konuyu Oluşturan Konu Küçükbaş Hayvan Resimleri [219 Tıklama ]

Yapağı
15.1. Derinin yapısı
15.1.1. Derinin yapısı ve görevi
15.1.2. Derinin yapısını etkileyen etmenler
15.1.3. Deri yapısı ile kılların yapısı arasındaki ilgi
15.2. Kılın yapısı
15.2.1. Deri üzerinde kılların oluşması
15.2.2. Kıl değiştirme
15.2.3. Kılın genel özellikleri
15.2.4. Kılın morfolojik yapısı
15.2.5. Kılın histolojik yapısı
15.3. Kıl çeşitleri
15.4. Kılın fiziksel ve kimyasal özellikleri
15.4.1. Kılın fiziksel özellikleri
15.4.2. Kılın kimyasal özellikleri
15.5. Yapağı anlamı ve çeşitli yapağılar
15.6. Yapağıların sınıflara ayrılması
15.7. Yapağıda kalite anlamı
15.8. Kalitenin belirlenmesinde göz önünde bulundurulan yapağı özellikleri
15.8.1. İncelik
15.8.2. Uzunluk
15.8.3. Birörnek
15.8.4. Direnç
15.8.5. Esneklik
15.8.6. Karakter
15.9. Kaynakça

Yün, kumaş dokumacılığında ilk defa Babilliler tarafından milattan önce 4000 yıllarında kullanılmıştır. 0 tarihten bu yana, gerek koyun yetiştiriciliği ve gerekse yünlü kumaş dokumacılığı dünyanın çeşitli yerlerine yayılmıştır.

Koyunun yabansal formlarında, bugünkü evcil koyunda olduğu gibi, vücut yumuşak ve uzun yünlü değildi. Evcil koyunların ilk örnekleri bile, yünden çok kıl örtüsüne sahip idiler. Bunlardan yararlanan insan, bu kılların ince, uzun, yumuşak ve sık olmaları için devamlı olarak hayvanları seçime tabi tuttu. Binlerce yıl devam eden bu seleksiyon ve meydana gelen mutasyonlar sonunda koyunlar yün veren hayvanlar haline geldi. Ancak hakiki yapağı koyunun meydana gelişi daha sonralarıdır.

Milattan yaklaşık 800 yıl önce Anadolu’nun batı kısımlarında, Frikya’da, yünlerinin inceliği ile tanınmış koyunlar yetiştirildiği ve bunların daha sonraları Yunanistan, İtalya, Kuzey Afrika yolu ile İspanya’ya götürüldüğü tahmin edilmektedir. İspanya’da Arap egemenliği devrinde ince yünlü koyun yetiştirmesine çok önem verilmekte idi. Bu koyunlar sonraları merinos adını almışlardır. İspanyollar 18’inci yüzyıla kadar merinos dış satımını yasak etmişler, ancak bu tarihten sonra merinos Avrupa’ya yayılmıştır.

Son yıllarda yün ve yünlü mamüllere rakip olacak birçok yapay lif ve dokumaların meydana çıkmasına karşın yün, hala önemli yerini korumaktadır. Yünlülerin soğuktan koruma, teri çekme, şekil tutma özellikleri, giyilmelerindeki rahatlık ve şıklık bu mamüllerin her zaman aranan kıymetli maddeler olmasını sağlamaktadır. Kimi yapay liflere bile yün karıştırılmakla ve böyle ipliklerden yapılan dokumalar makbul sayılmaktadır.

Yapağı, koyundan kırkılmış kirli yüne verilen addır. Geniş anlamda yapağı denince, kırkım esnasında hayvanların üzerinden gömlek halinde çıkan ve bükülüp iplik yapılabilen tüm kıllar akla gelir. Kadın ve erkek elbiselik kumaş yapımında kullanılan en önemli ham madde olan yün, yapağının yıkanmış, temizlenmiş halidir.

Yapağı Türkiye ekonomisinde büyük bir yer tutar. Son istatistiklere göre, yurdumuzda 45 milyondan fazla koyun olmasına karşılık kumaş fabrikalarımız için ince ve iyi kalite yapağı, yıkanmış ve taranmış yün (TOPS) ya da hazır iplik satın alınmakta ve bu amaçla önemli miktarda döviz harcamaktayız. Bununla birlikte halı kilim yapımında kullanılan, yerli koyunlarımızın kaba karışık yapağılarının büyük bir kısmını düşük fiyatla dışa sattığımız bilinen bir gerçektir. Tarım Bakanlığı tarafından girişilen Merinoslaştırma çalışmaları yanında, yerli koyunlarımızdan kimilerinin saf yetiştirme ve seleksiyon yolu ile ıslahı suretiyle kumaş yapımına uygun yapağı vermelerini sağlamak ve böylece yerli kumaş endüstrisinin ham maddesini bir ölçüde yurt içinden elde etmek olasıdır. Ancak bu sonucu elde edilmesi için planlı bir çalışmanın yapılması gerekmektedir. Bunun yanında merinos yetiştirmesine de önem vermek gerekmektedir.

Britanya etçi koyunlarında olduğu gibi, biraz kaba ancak birörnek ve fiziksel özellikleri iyi olan yapağılardan da çok güzel kumaş yapılabilmektedir. Birçok Avrupa ülkesinde ve Amerika’da, et verimine uygun iri yapılı nispeten kaba fakat birörnek yapağılı koyun ırkları meydana getirilmiştir. Böylece et ve yapağı verimleri birlikte yürütülerek koyunculuk daha karlı bir hayvancılık şubesi durumunda sokulmaktadır.

Yerli koyunlarımızın yapağıları düşük kaliteli olduğu gibi, hayvan başına yapağı verimi de yeterli değildir. Örneğin Avustralya ve Yeni Zelanda’da bir koyundan ortalama 5-6 kg yapağı elde edildiği halde yerli koyunlar ortalama 1.5 kg yapağı verirler. Bizde üretilen yapağının tamamı dokuma endüstrisinin istediği kalitede yapağı değildir. Bir kısmı halı-kilim dokumasında kullanılır, bir kısmı yatak yorgan, çorap ve kazak yapımında, bir miktarı da fabrikalarda kumaş yapımında kullanılır ve kalan kısmı ise dışarıya satılmaya çalışılır. Son yıllarda halı tipi bu kaba yapağılar kimi ülkelerde standardizasyona tabi tutulduğu halde bizde böyle bir çalışma yapılmamaktadır. Kaba yapağılarımızı dış piyasalarda daha iyi değerlendirebilmemiz için bizim de aynı işi yapmamız gerekir. Aksi halde hem kaba-karışık hem de hiç bir standardı olmayan bu yapağılar daima ucuz fiyatla satılacaktır.

Yapağı ticaretinde, yapağı. yün ve tops terimleri kullanılır. Yapağı yıkanmamış, kirli materyaldir. Yün ise bunun çeşitli maddelerle yıkanmış ve temizlenmiş halidir. Yıkanmış yünden taranarak, iplik yapılmak üzere kalın halat şeklinde hazırlanmış ve yumaklar haline getirilmiş olana da tops denir.

Yapağı bilimi içinde bulunduğumuz son yüzyılda gelişmiştir. Bu konu üzerinde çalışmalar mikroskobun keşfi ile başlamıştır. İlk defa 1665 yılında Dr. Hooke, mikroskop altında yapağı kıllarının silindir şeklinde olduğunu görmüş ve anlatmıştır. Bundan sonra 1774-1784 yıllarında Daubenton kılın çapını ölçmüş ve yapağıda kıl çaplarının İ6 mikron ile 98 mikron arasında değiştiğini bulmuştur. Dolland 1811 yılında yapağıda incelik ölçmek için kendi zamanının en iyi aletini yapmıştır.

Döhner, lanameter aletinde kullanmak üzere, kimi standart yün numunelerinden preparatlar hazırlanmış ve bunları sortimanı belirtilecek yünlerle karşılaştırılarak hızlı bir yapağı analiz yöntemi ortaya koymaya çalışmıştır.

Frolich, Spöttel ve Tanzer yapağı üzerindeki çalışmalarında özellikle inceliği ele almışlar ve çeşitli koyun ırklarında olduğu kadar, belli bir koyun üzerinde de önden arka kısma doğru gidildikçe incelik bakımından bir derecelenme olduğunu ortaya koymuşlardır. Alman araştırıcılar, bu çalışmaları sırasında yapağıda incelik, birörneklik ve fiziksel özelliklerin belirtilmesine çalışmışlardır. Bu amaçla Mikroskop. Lanameter ve Mikroprojektör yöntemleri geliştirmişlerdir. Ayrıca yapağıda direnç esnekliğin belirlenmesinde kullanılan ve bütün dünyada bilinen Deforden, Tanzer poligkeit ve Schoppcr aletlerini yapmışlardır.

Birleşik Amerika, Avustralya ve İngiltere’de de yapağı üzerinde geniş çalışmalar yapıldığını kaydetmek gerekir. Birleşik Amerika’da Pohle, Hazel, Kel ler, Scholt, Burns, Wılson, Ensminger, Hardy ve Wolf’un çalışmaları yapağı bilimine büyük gelişmeler kaydettirmiştir.

Birleşik Amerikada yapağı üzerindeki araştırmalar birçok yeni yöntem ve aletlerin gelişmesine yol açtı. Yapağıda incelik ve birörnekliğin tayininde kullanılan enine kesit sayma yöntemi (Cross-Section Count Method) ve karşılaştırma yöntemi (Comparator Method) çalışmaların hızını arttırarak zamandan geniş ölçüde tasarruf edilmesini sağladı. Yapağı ticaretinde en önemli etmenlerden biri olan randıman tayininde Amerika’da Core-Test yöntemi bu çalışmaları birleştirdi ve hızlandırdı.

Yurdumuzda yapağı üzerindeki çalışmalar oldukça yenidir. Ankara’da 1933 yılında açılan Yüksek Ziraat Enstitüsü’nde kurulan yapağı laboratuvarı ilk önceleri Alman sistemi aletlerle donatılmıştır. Son yıllarda birçok Amerikan aletleri ile çağdaşlaştırılmıştır. Tarım Bakanlığının Bursa’da kurduğu laboratuvara ek olarak Lalahan Çiftliğinde de bir yapağı laboratuvarı kurulmuştur.

Türkiye gibi geniş bir dokuma endüstrisine sahip olan bir memlekette yapağı laboratuvarlarının ve yapağı üzerindeki çalışmaların artması ve memleketin yapağı sorununun, gerçeklerin ışığı altında ve bilimsel yönden ele alınması en içten dileğimizdir.

Kalite esası üzerinden yapağı satın almak suretiyle yetiştiricinin desteklenmesi yurdumuzda yapağı sorunun çözümünde önemli bir rol oynayacak noktalardan biridir. Yalnız yetiştiriciye farklı fiyat öderken yapağının gerçekten muayene edilerek kalitesinin belirlenmesi gerekir. Yeksa sadece merinos kanı katılmıştır düşüncesiyle kötü kaliteli yapağılara da yüksek fiyat vermek doğru olmaz. Çünkü yerli koyunlarımızın bir kısmını hiç melezleme yapmadan, dikkatli bir seçme ile, yapağı bakımından bir dereceye kadar ıslah etmek olasıdır. Bu gibi çalışmaları yaparak orta ve iyi kalite yapağı elde edenlerin de hakkını vermek zorunluluğu ile karşı karşıyayız. Çünkü bütün ülkede baştan aşağı ince yapağılı merinos yetiştiremeyiz. Yerli koyunlarımız bu memleketin doğal hazinesidir ve onlardan yararlanmak zorundayız. Dokuma endüstrimizin ince birörnek yapağı gereksinimini karşılamak üzere yürütülen diğer çalışmalara da gerekli önemin verilmesi yerinde olur.

15.1. Derinin yapısı
[Konu Başlığı] [Sonraki Konu]

15.1.1. Derinin yapısı ve görevi
[Konu Başlığı] [Önceki Konu] [Sonraki Konu]

Kılların büyüyüp geliştiği yer deridir. Deri içinde folikül yada kıl yatağı adı verdiğimiz birimler kılları meydana getirir, büyütür ve deri üzerine çıkarır. Kıllarda büyüme dip kısımlardan olur, uç kısmından büyüme olmaz. Koyunların bakım ve beslenme durumlarına ve derinin fizyolojik işlevlerine bağlı olarak kılların büyümesi düzenli ve kesiksiz olabilir. Eğer bu bakımdan kimi aksaklıklar var ise kılların büyümesinde de aksaklıklar ve anormal durumlar meydana gelebilir.

Yapağı, hayvan vücudunu dış etkilerden koruyan kılların topluluğudur. Kılın yapısı, tırnak, boynuz gibi diğer derin ürünlerine benzer. En önemli görevi hayvan vücudunda sıcaklığı değişmez halde tutmaktır. Kıllar sıcaklığı çok az iletirler. Bu nedenledir ki, vücutta ani sıcaklık değişmelerinin önüne geçerler. Aynı zamanda kıllar arasındaki hava değişmez bir sıcaklıkta olduğun dan dış ortamda ani sıcaklık değişmelerine karşı hayvanı koruyucu bir rol oynar. Yapağı örtüsü derideki sinir sistemi ile ilişki halinde olması nedeniyle ayrıca bir duygu organı görevini de yürütür.

Epidermis: Epidermis birbirine sıkı sıkıya bitişik, üst üste beş sıra hücreden yapılmıştır. En üstteki hücreler boynuzlaşmış ölü hücrelerdir ve zamanla pul şeklinde dökülüp deriden ayrılmaktadırlar ve bunların arasına kan damarları girmez. Epidermisin altındaki. papillare ve reticulare tabakalarından meydana gelmiş Korium tabakası canlı olup epidermis hücrelerinin beslenmesini de sağlar.

Epidermis tabakasında cansız hücrelerin altında, yumurta biçiminde yaşayan epidermis hücrelerinden meydana gelen bir tabaka vardır ki buna Malpighi tabakası denir. Yukarıda açıklandığı üzere, malpighi hücrelerinin beslenmesi corium üzerindeki papillalardan diffüzyon yolu ile olur. Malpighi hücreleri büyür ve üstteki epidermis hücrelerini iterler. Bu şekilde epidermis hücreleri yassılaşır ve en üsttekiler besin maddesi alamaz, boynuzlaşır ve dökülür.

Korium: Korium, derinin kan damarları ve sinir içeren canlı ve faal kısmıdır. Korium ile epidermis arasında koni biçiminde yükselmeler vardır. Bunlara deri papillaları denir. Bu papillalar derinin en duyarlı kısmıdır. Koyun derisinde ince kan damarları ile sinir uçları koriumun üst kısmı ile epidermisin malpighi tabakası arasında ağ biçiminde yapılmışlardır. Fröhlich’in araştırmalarına göre koyun derisinde coriumda papillalar bulunmaz yada çok belirsiz şekildedir. Koyunlarda epidermis çok kalın olmadığından, bunun papillasız da beslenmesi mümkün kabul edilmektedir.

Subcutis: Deri altı katılgan dokusuna verilen addır. Corium tabakası aşağıya doğru yavaş yavaş deri altı katılgan dokusuna döner. Bu tabaka iki ayrı tabakadan meydana gelmiştir.

Stratum adiposum (yağ tabakası)
Fascia superficialis (elastiki teller tabakası)
Deri içinde ayrıca ter bezi (Suderif erous gland) ve yağ bezi (Sehaceous gland) vardır. Yağ bezleri kılın dibindedir ve kılı yağlayarak dış etkilerden korunmasını sağlar.

Deride kılların yerleştiği, büyüyüp geliştiği kısma Folikül (kıl yatağı) denir. Deri üzerinde iki türlü folikül vardır.

Asli yada birinci folikül (Pri mary follicle)
Tali ya da ikinci folikül (Secon dary follicle)
Birinci foliküller ilk önce meydana gelir ve doğumdan önce, kuzu ana karnında iken, üzerinde kıllar teşekkül etmiş durumdadır. Bu birinci foliküller üzerinde üçlü gruplar (Trios) halinde bulunurlar. İkinci foliküller (Secondary follicle) ise deri üzerinde gelişi güzel serpilmiş durumdadır. Kuzu doğduktan sonra bunlar üzerinde kıllar büyümeye başlar. Bu bakımdan yeni doğan bir kuzuda yapağı seyrek lif, sonradan sıklaşır. Bu durum kuzunun süt emmesi ile yakından ilgilidir.

15.1.2. Derinin yapısını etkileyen etmenler
[Konu Başlığı] [Önceki Konu] [Sonraki Konu]

Çeşitli hayvanlarda ve bu arada koyunlarda derinin yapısı ve diğer özellikleri az çok farklılık gösterir.

Deri yapısına etki yapan etmenleri ;

Deri yapısına etki yapan dış etmenler

Yemlemenin etkisi: Normal koşullarda yaşayan ve normal yemlenen hayvanların derisi yumuşak, esnek olur, elle tutulunca kolayca kaldırılabilir ve kıvrım yapar. Sonra serbest bırakılınca bu kıvrımlar düzelir ve deri eski halini alır. Devamlı olarak yetersiz beslenen hayvanlarda deri, sert, kuru ve esnekliğini kaybetmiş gergin durumda olur. Deri altı bağlayıcı doku iyi gelişmediğinden deri sertleşir ve esnekliğini kaybettiğinden kıvrım yapmaz.

Bakım şeklinin etkisi: Hayvanların barındırıldıkları yerler ve bunlara uygulanan bakım şekli de derinin yapısına ve özelliklerine etki yapar. Basık tavanlı, rutubetli ve havasız ağıllarda beslenen koyunların derilerinde yağ salgısı artar.

İklimin etkisi: Hava sıcaklığında görülen büyük değişiklik ve özellikle aşırı derecede soğuk iklim derinin kalınlaşmasına neden olur. Rutubetli iklimin de etkisi aynıdır.

Deri yapısını etkilen iç etmenler

Irkın etkisi: Derinin kalınlığı ve diğer özellikleri ırktan ırka çok farkeder. Genel olarak kaba ve karışık yapağılı koyunlarda deri kalın, merinos ve benzeri ince yapağı veren koyunlarda ise deri biraz daha incedir.

Yaşın etkisi: Aynı ırka ve aynı sürüye dahil olan hayvanlarda yaş farkı nedeniyle deri kalınlığı da farkeder. Genel olarak genç hayvanlarda deri daha ince, yaşlı hayvanlarda ise biraz daha kalındır.

Cinsiyetin etkisi: Aynı ırktan hayvanların erkeklerinde deri daha kalın, dişilerinde ve burmalarda daha incedir.

Üreme faaliyetlerinin etkisi: Üreme etkinliğinin de deri özellikleri üzerine etkisi vardır. Özellikle yeni doğurmuş ve emzirme döneminde olan koyunlarda deri kuru ve esnekliğini nispeten kaybetmiş durumdadır.

Vücut kısımlarının etkisi: Hayvan vücudunun çeşitli kısımlarında derinin kalınlığı farklılık gösterir. Yapılan araştırmalara göre koyunlarda derinin en kalın olduğu vücut kısımları sırt, sırta yakın yan kısımları ile ense ve boyun bölgeleridir. Yanlar ve karın kısmında deri biraz daha incelir. Derinin en ince olduğu vücut kısmı ise yukarı bütün uç kısımları ile anüs etrafıdır.

15.1.3. Deri yapısı ile kılların yapısı arasındaki ilgi
[Konu Başlığı] [Önceki Konu] [Sonraki Konu]

Yapağı üzerinde çalışmaların başladığı ilk devirlerden beri yapağı inceliği ile deri inceliği arasında bir bağlılık varolacağı fikri birçok araştırıcıların inandığı fikir olmuştur. Özellikle ince merinos yapağıları üzerinde çalışanlar bu kanıda idiler. Her ne kadar ince ve birörnek yapağı veren hakiki yapağı koyunlarında deri diğer ırklara nazaran ince ise de bu durum her zaman ve bütün koyun ırkları için aynı değildir. Bu konuda tam bir kesinlik yoktur.

15.2. Kılın yapısı
[Konu Başlığı] [Önceki Konu] [Sonraki Konu]

15.2.1. Deri üzerinde kılların oluşması
[Konu Başlığı] [Önceki Konu] [Sonraki Konu]

Genel olarak kuzu anasından doğduğu zaman seyrek olmak üzere vücudu kıllarla kaplıdır. Eğer doğum esnasında varolan bu kıllar, kuzu büyüyüp koyun olduğu zaman, aynı miktarda sabit kalsaydı derinin genişlemesi nedeniyle, koyunun yapağı örtüsü seyrek olurdu. Halbuki yeni doğmuş bir kuzuya nazaran ergin koyunda yapağı sıklığı birkaç kat daha fazladır.

Deri üzerinde birinci folikül ve ikinci folikül olmak üzere iki tip folikül vardır. Aslı yada birinci, foliküllerden aslı kıllar (birinci kıllar) meydana gelir ve bunlar en önce oluşur. Bu kıllar dölüt ana karnında 30-100 günlük iken görünürler ve deri üzerinde dağılış şekilleri 31ü gruplar halindedir. Genel olarak kalın kıllar ve kemp karakterinde çok kaba kıllar bu birinci foliküller üzerinde meydana gelirler. Buna ek olarak birinci foliküllerden normal kıllardan oluşur. Bu nedenledir ki, yeni doğmuş bir kuzunun yün örtüsü kemp, kalın ve ince kıllardan oluşur (2-6 haftalık). Kuzu büyümeye devam ettikçe kalın kıllardan çoğu düşer ve o ırka özgü hakiki yapağı örtüsü oluşmaya başlar. Birinci foliküllerin etrafında yağ ve ter bezleri bulunur. Üç dört yaşından sonra bu foliküllerden kimileri etkinliğini durdurur. Hayvan yaşlanmaya devam ettikçe bu foliküller daha büyük oranda dumura uğrar ve faaliyet gösteremezler.

İkinci foliküller, sekonder yani ikinci kılları meydana getirirler. Bu ikinci kıllar genellikle kalınlık bakımından daha incedirler.

Koyunların yapağı örtüsü ve özellikle kumaş sanayiinde faydalanılan ince kıllar sekonder kıllar grubuna girerler. Sekonder kıllar, genel olarak, doğumdan az önce ve doğumdan sonra bazı koşullara bağlı olarak meydana gelirler.

Kuzu ana karnında büyümesini tamamlayıp doğum anına geldiği zaman, derisi üzerinde bulunan kıl yatağı dediğimiz foliküllerin % 18-20 kadarı kıl meydana getirmişlerdir. Her asli ya da ikinci folikülün etrafında birkaç adet ikinci folikül bulunur. Kuzu büyümeye devam ettikçe, ikinci foliküllerden büyük bir kısmı aktif hale geçer. Koyun vücudunu kaplıyan yapağı örtüsü esas itibariyle bu ikinci foliküllerden meydana gelir.

Doğumdan sonra ilk 1-1.5 ay içinde beslenme ve özellikle körpe kuzunun ana sütü emme durumu ikinci foliküllerin faaliyeti geçerek kıl büyütmesi ve böylece yapağının sıklaşması bakımından çok önemlidir. Kuzunun normal olarak emmesi gereken süt kendisine verilmez ve süt hakkı azaltılırsa, aktif hale geçme kabiliyetinde olan bu foliküller büyük oranda körleşir, dumura uğrar ve kıl büyütmezler. Bunun sonucu olarak koyun seyrek yünlü olur. Ana sütü emme dönemi kısaltıldığı durumlarda, sütün yerini tutacak değerli yemlerin verilmesi zorunludur.

Doğumdan sonra ilk aylarda bol süt emmediği için ikinci foliküllerden büyük bir kısmı körleşen bir kuzu ileriki yaşlarda ve hatta ileriki aylarda ne kadar iyi beslenirse beslensin bu foliküller tekrar faaliyete geçemezler. Bu nedenledir ki kuzunun ana karnında ve gerekse doğumdan sonra büyüme devresinde en iyi şekilde beslenmesi suretiyle, kalıtsal yapının belirlediği ideal kıl sıklığı elde edilebilir. Yapağı tipi koyun yetiştiriciliğinde, doğuran ana koyunlarda süt sağılmadığı ve genellikle bütün sütün kuzuya bırakıldığı bilinen bir gerçektir. Ayrıca koyunların gebelik devresi esnasında da beslenmelerine özen göstermek gerekmektedir. Beslenmeyi çok iyi bir düzeyde tutarak hem yapağı ve hem de süt üretimine uygun ırklar son yıllarda Balkan ülkelerinde özellikle Bulgaristan’da geliştirilmektedir. Kuzuların analarından emdikleri süt miktarı bu foliküllerin aktif hale geçmelerine başlıca etkili etmen olduğundan tek doğan kuzular ikiz doğan kuzulara oranla derileri üzerinde daha çok faal foliküle sahiptir ve sık yapağılı olurlar.

Yapılan araştırmalar göre merinos ırkında yapağı sıklığı şöyle bulunmuştur;

Doğumda bir kuzunun derisi üzerinde 15-20 milyon kıl,

(1 inç² 60-100.000 kıl)

Ergin koyunda bütün deri üzerinde 30-130 milyon kıl

(1 inç² 20.000 – 60.000 kıl)

Yurdumuzda koyun yetiştiriciliğinde iyi kalite yapağı elde etmenin gittikçe önem kazanması karşısında yapağı yönünde yetiştirilen koyunların sağılmaması ve hele ilk aylarda kuzulara yeter miktarda süt bırakılması dikkatle üzerinde durulacak bir konudur.

Kuzu doğduğu zaman vücudu yünle örtülüdür. Kuzu geliştikçe vücut ve dolayısıyla deri büyür, kıllar daha geniş alana yayılarak seyrekleşir. Diğer taraftan yeni foliküller faaliyete geçerek kıl büyütür ve tekrar yapağıyı sıklaştırır.

Dölüt ana karnında iken kıllar gelişmeye başlamıştır. Dördüncü ay tamamlanınca yavru tam anlamıyla gelmeye devam eder.

Deri üzerinde kılın meydana geleceği yerde, malpighi tabakasına bitişik corium kısmında bir zedelenme noktası oluşur ve oraya kan hücum eder. Bunun arkasından etraftaki malpighi hücreleri hızla çoğalır ve böylece aynı noktada bir kabarıklık meydana gelir. Bu kabarıklık deride korium içerisine doğru büyümeye başlar ve aşağıya doğru bir boru şeklinde uzamaya devam ederek deri altı bağlayıcı dokusuna kadar uzanır. Böylece malpighi hücreleri ile bir boru oluşur. Bu borunun altında deri papillası bulunur. Bu borunun dip kısmında biraz yuvarlakça bir kıl soğanı teşekkül eder. Papilla üzerinde bulunan malpighi hücreleri çoğalmaya devam ederek kılı meydana getirirler ve boru içinde kıl dipten büyümeye devam ederek uzar ve sonunda epidermisi yararak deri üzerine çıkar. Kılı meydana getiren. büyüten ve devamlı besleyen bir üniteye folikül ismi veriyoruz.

15.2.2. Kıl değiştirme
[Konu Başlığı] [Önceki Konu] [Sonraki Konu]

Genellikle tüm hayvanlar mevsimlere göre tüy döker, kıl değiştirir ve sonra tekrar yeni kıllar meydana getirirler. Kış mevsiminde soğuklardan korunmak için kıl örtüsü çok gerekli olduğu halde, yaz sıcaklıkları gelince kıllara ihtiyaç kalmaz ve dökülmeye başlarlar. Bu arada özellikle önce alt kıllar dökülür ve azalır. Deve gibi büyük hayvanlarda ve kimi keçi ırklarında baharın gelmesi ile beraber ilk dökülmeye başlayan ve taranarak toplanan ince alt kıllardır. Sonbaharda soğuklar başlayınca dökülen kıllar yeniden çıkarlar.

Koyunlarda kıl değiştirme yada kıl dökme açık olarak kaba ve karışık yapağılı ilkel ırklarda görülür. Hayvanlar çevre koşullarından ve özellikle iklim etmenlerinden ne kadar az korunursa kıl değiştirme de o kadar açık görülür.

Yapağı yönünde ıslah edilmiş kültür ırkı koyunlarda kıl değiştirme yoktur. Bu gibi koyun ırklarında gerektiğinde on yıl kırkılmadan yapağı örtüsü kalabilir. Kimi araştırıcılar kültür ırkı koyunlarda da çok az bir değiştirmenin var olduğunu kabul etmektedirler.

Kıl değiştirme ya da kılların dökülmesinin nedeni kıl soğanında beslenmenin kesikliğe uğraması şeklinde açıklanmaktadır. Beslenmede meydana gelen bu aksaklık kılın deri ile ilişiğinin kesilmesine ve düşmesine neden olmaktadır.

Kılların değişmesi ve özellikle anormal olarak dökülmesi üzerine hayvanın beslenme durumunun da etkisi vardır. Kötü bir yemleme ya da ağır hastalıklar ve özellikle tek taraflı yemleme kılların dökülmesine neden olabilir. Her turlu yem maddesini içeren uygun rasyonlarla beslenmeye alışmış merinos gibi kültür ırkları tek taraflı kaba yemlerle beslendiği zaman yapağı dökmektedirler. Bu aşırı kıl dökmeden ayrı olarak. mevsimlere bağlı kıl dökme hayvan tarafından kendiliğinden düzenlenir.

Yapağı dökmenin kalıtsal yapı ile de ilgili bulunduğu kabul edilmektedir. Sürü içinde kimi hayvanlar, diğerleri ile aynı koşullar altında yaşadığı halde, belirli derecede fazla yapağı dökerler. Sürüde yapağı kırkım ağırlığını arttırmak için böyle devamlı şekilde yapağı dökenler damızlık dışı edilmelidir. Bu şekilde dikkatli bir seçime devam ederek kalıtsal yapıdan ileri gelen yapağı dökümü büyük bir ölçüde azaltılabilir.

15.2.3. Kılın genel özellikleri
[Konu Başlığı] [Önceki Konu] [Sonraki Konu]

Dokuma endüstrisinde kullanılan lif maddelerinin en mükemmeli yapağıdır. Yapa kıllarının aşağıda açıklanan genel özellikleri bunun doğru olduğunu ortaya koymaktadır.

Yapağı soğuktan koruma özelliğine sahiptir. Yapağı kılları kimyasal yapısı sayesinde transpirasyon yolu ile çıkan rutubet ve suyu emer ve bunun çabuk buharlaşmasına engel olur. Böylece sıcak tutar. Eğer çabuk buharlaşma olsaydı, su uçup giderken vücuttan sıcaklığı alıp götürürdü ve o zaman üşüme hissedilirdi. Transpirasyonu emip tutmak suretiyle evaparasyonu ağırlaştırması yünün soğuktan koruma özelliğini meydana getirmektedir. Yapağı, kendi ağırlığının % 30’una kadar su emebilme kabiliyetindedir. Böylece fazla sıcak olduğunda emdiği suyu yavaş yavaş geri verebilmektedir.
Yapağı yalıtkanlık özelliğine sahiptir. Yapağı kılları fiziksel yapıları sayesinde, hücre aralarında % 60 kadar hava bulundurur. Böylece vücudu örten hakiki bir yalıtkan tabakası gibi dışta meydana gelen sıcaklık değişmelerinden koruyucu bir rol oynar. Yapağı, yalıtkan ve rutubeti emen karakterde olması nedeniyle vücut yüzeyi üzerinde meydana gelecek sıcaklık değişmelerini düzenleyici, soğuğa olduğu kadar sıcağa karşı da koruyucu bir özelliğe sahiptir.
Yapağı hafiftir. Bir yapağı kılı, aynı büyüklükte diğer bir lif maddesin den daha hafiftir.
Yapağı elastikidir. Bu özelliği sayesinde. Kopmadan, tahribata uğramadan şekil alma kabiliyetindedir.
Yapağı sıkılma ve buruşturulmadan etkilenmez. Küçük bir hacim içine sıkıştırılan yapağı, serbest bırakılınca tekrar eski haline gelir.
Yapağı ultraviyole ışınları veren sıcaklığın geçmesine izin verir. Böylece güneş banyosu için normal bir elbise sayılır.
Yapağının renk maddelerini emme özelliği çok yüksektir. Böylece yünlü dokumalara bütün renkler ve renklerin nüansları kolayca verilebilir.
Yapağı dayanıklıdır. Açık havaya terkedilmiş yapağı dokuması bozulmadan, diğer dokumalardan üç katı daha fazla dayanır.
Yapağı sağlamdır. Bir yapağı kılı kendi çapında bir madeni kıla hemen hemen eşit dirence sahiptir.
Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz; Yapağı, hayvan vücudunun doğal örtüsüdür. Yapağı, hayvan vücudunu dış etkilerden koruyan ve insanlar için de en ideal giyim eşyalarının yapılmasında kullanılan bir hammaddedir. Yapılan kimyasal analizlerde yapağı kıllarının 18 amino asidinden meydana geldiği anlaşılmıştır. Günümüzde birçok sentetik (sun’i) dokuma ham maddeleri yapılmaktadır. Fakat bunlar genellikle 3-4 maddenin birleştirilmesinden meydana gelmektedir. Yapağının diğerlerinden her bakımdan üstün bir lif oluşunun nedeni 18 türlü amino asitten meydana gelmiş olması ile de açıklanabilir. Yapağının geleceği her zamanki gibi emin görülmektedir. Yeni bulunan sayısız sentetik lifler ve bunlardan yapılan çeşitli dokuma maddelerine karşın yapağı ve bundan yapılan yünlüler hala değerini korumakta ve diğerlerinden daha yüksek fiyatla satılmaktadır.

15.2.4. Kılın morfolojik yapısı
[Konu Başlığı] [Önceki Konu] [Sonraki Konu]

Kılın morfolojik yapısı incelenirken iki temel kısım ayırdedilebilir:

Kıl sapı (Scapus pili): Kılın deri üzerinde görünen kısmı
Kıl kökü (Radiks pili): Kılın deri içinde kalan kısmıdır.
Kıl soğanı (Bulbus pili): Kılın deri içindeki kısmının yuvarlaklaşmış en alt tarafıdır. Kıl, büyümesini buradaki hücreler yardımıyla sağlar.
Kılın etrafını çevreleyen boruya kıl yatağı denir. Kıl yatağının etrafında 2-3 adet yağ bezi bulunur. Bu bezlerden salgılanan yağlı madde kıl etrafında bir tabaka halinde sarar ve kılı dış etkilerden korur. Yağıltının varlığı kılların keçeleşmesi önler.

Ter bezleri epidermisten üreyerek korium içine yerleşmişlerdir. Ter bezlerinin iki önemli görevi vardır:

Terleme yolu ile vücut sıcaklığını düzenleme.
Madde alış verişi artıklarının dışarı atılması
15.2.5. Kılın histolojik yapısı
[Konu Başlığı] [Önceki Konu] [Sonraki Konu]

Kılın histolojik yapısı 1864 yılında Nathusius’un klasik araştırmaları ıle aydınlanmıştır. Yaşayan bir kılda genel olarak sap ve kök kısımları ayırd edilir. Kök, deri yüzeyinin altındaki kısımdır ve canlıdır. Sap kısmı ise derinin üstündeki parçadır ve cansızdır. Sap kısmı yuvarlaktır ve sivri bir ucu vardır. Kılın kök kısmındaki hücreler canlıdır ve büyürler, sap kısmındaki hücreler ise ölüdür.

Mikroskop altında kılın kesiti incelenecek olursa iki yada üç tabakadan yapılmış olduğu görülür. Hakiki yapağı kıllarında iki tabaka ve kaba kalın kıllarda üç tabaka bulunur.

Kılın histolojik yapısında ayırd edilen üç tabaka şunlardır:

Kütikula (Cuticula pili) yada epidermis
Kışır (Substantia fibroza= Cortex)
Özkanalı (Medulla pili)
Merinos ve benzeri hakiki yapağı koyunlarında kıl sadece kutikula ve kışır (cortex) tabakalarından meydana gelmiştir: bu gibi kılların ortasında öz dediğimiz medulla tabakası yoktur. Kaba, karışık yapağılı ilkel ırklarda yapağı içinde mevcut ölü kıllar üç tabakadan oluşur, orta kısmı öz (Medulla) ile doludur.

Kıl Kütikulası: Kılın dış yüzü boynuz tabiatında, düz epitel hücrelerden yada Scale’lerden yapılmıştır. Kılın kalınlığına bağlı olaraktan, etrafı çeviren scale adedi çok değişir. Scale denilen pul şeklindeki hücreler cansızdır ve bunların oluşturan kütikula tabakası da cansız bir tabakadır. Bu kütikula hücreleri biribirinin üstüne binerek bir merdiven oluştururlar. Bu hücrelerin üzeri epicuticula denilen bir zarla örtülüdür.

Ortalama olarak bu hücrelerin yüksekliği 28 mikron ve genişliği tahminen 36 mikrondur. Kalınlık 0.5-1.0 mikron genişliği arasındadır.

Kütikula tabakasını oluşturan, scale’lerin yüksekliğini saptayarak çeşitli kıllar birbirinden ayıredilebilir. Örneğin. Tiftik, deve ve hakiki yünü birbirinden ayırd etmek için bu durumdan yararlanılır.

Dış görünüş bakımından ince yapağı kıllarında bu kütikula hücreleri genel olarak boru biçimindedir. İç içe girmiş yüksükler şeklinde bir araya gelmişlerdir. Kaba kalın yapağılarda ise, düzensiz parçalar halinde, sanki yaşlı bir ağacın çatlamış kabukları gibi bir görünüşe sahiptirler.

Kışır: Koruyucu epidermis scale’lerin altında korteks yada kışır denilen tabaka bulunur. Bu tabaka kılın en önemli kısmını oluşturur ve canlı çekirdekli hücrelerden yapılmıştır. Bu hücrelerin kesiti yumurta biçimindedir. Kışırın hücreleri uzun, hafif yassı ve az çok bükülmüş durumdadırlar. Bu bükülme durumu hücrelerin dayanıklılığını arttırmaktadır. Nasıl kenevir lifleri dağınık durumda iken az dayanıklı, ancak bükülerek ip haline sokulunca çok sağlam oluyorsa. korteks hücrelerinde de durum aynıdır.

Bu hücreler ortalama 80 110 mikron uzunluğunda 2 mikron genişliğinde ve 1-2 mikron kalınlığındadır. Kışır hücreleri, esas maddesi amino asitleri olan protofibril’den yapılmıştır ve merkezi eksen etrafında bükülmüşlerdir. Matris denilen bir madde bu hücreleri birbirine kaynatmış bulunmaktadır. Yapağı kılları direnç ve esneklik gibi çok önemli fiziksel özelliklerini bu tabakadan ve karakterleri açıklanan bu hücrelerden almaktadır. Merinos tipi yapağı kıllarının içi tamamen korteks tabakası ile dolu olduğundan esnek ve sağlamdırlar.

Yerli koyunların kaba kıllarında çok ince bir korteks tabakası, ancak iç kısmında çok kalın bir öz tabakası bulunduğundan bunlarda direnç ve esneklik özellikleri kötüdür. Bu nedenle iki tip yapağıdan yapılan kumaşların kaliteleri de birbirinden çok farklıdır.

Eğer yün 150 °C’nin üstünde bir sıcaklıkta tutulursa rengi sararır ve matriks maddesi kokmaya başlar. Yünlü dokumalar ve yün çoraplar uzun müddet kaynatılırsa direnci kaybeder ve parçalanmaya başlar. Bu da yine korteks tabakasının bozulmasından ileri gelmektedir.

Yapağı kılı herhangi bir çekmeye uğrarsa bu kışır hücrelerinin özelliği sayesinde bir parça uzar ve basınç kalkınca yine eski haline gelir. Şayet bu basınç ya da çekme kuvveti aşırı derecede fazla ise korteks tabakası parçalanır ve hücreler birbirinden ayrılır. Bu takdirde yapağı kılının direnç ve esneklik özelliği kaybolur ve muayyen bir yerinden kopar.

Oz-Mıh kanalı (Medulla):Kaba-karışık yapağılar içinde kaba kıl, kemp kılı ve birkısım geçit kıllarda üçüncü tabaka olan öz kanalı bulunur. Buna uluslararası dilde medulla adı verilir. Medulla, korteks tabakasının iç kısmında. kılın ortasında bir kanal şeklindedir.

Kılın içinde öz (mıh) kanalı bulunması, yalnız halı ve kilim yapımına uygun kaba-karışık yapağılar için uygun kabul edilir. Kumaş yapımında uygun ince ve birörnek yapağılar için kusurdur ve arzu edilmez. Halı yapımında kullanılan kaba yapağıyı oluşturan kılların, halı üzerinde dik durması ve uç kısımlarından aşınması istenir. Böylece halıların ömrü uzun olur. Eğer kıl yatık durursa ortadan ya da dipten bir noktadan aşınır, kopar ve halıda çıplak noktalar meydana gelir. Ortası öz kanalı ile dolu olan kıllar kıvrımsız, düz olur ve halıda dik dururlar. İnce yapağıdan dokunan halıda kıllar hemen yatar ve böyle halılar makbul sayılmaz, çabuk aşınırlar.

İnce yapağılarda kılların orta kısmı tamamen korteks dediğimiz canlı, iğ şeklinde hücrelerle doludur. Bu gibi kıllar bükülmeye ve birbiri üzerine sarılarak muntazam iplikler yapılmaya uygundur. Düz ipliklerden düz ve iyi kalite kumaş yapılır. Böylece iyi kalite kumaş yapımında kullanılacak yapağı kıllarında asla öz tabakası olmamalıdır.

Öz kanalını oluşturan kaba ve büyük hücreler arasında hava kabarcıkları vardır. Zamanla öz kanalı hücreleri kuruduğundan burada bulunan hava miktarı daha da çoğalır. Tüm hücre arası boşlukları hava ile dolu bulunduğundan mikroskop altında öz kanalı koyu renkli görülür. Öz kanalının kalınlığı hayvanın ırkına, bireye, kılın bulunduğu vücut kısmına ve hatta aynı kılın farklı kısımlarına göre değişmektedir.

Yapılan araştırmalara göre koyunlarda en kaba kıllar but bölgesinde bulunur. Ortalama kıl kalınlığı bakımından en ince omuz bölgesidir. Bunun arkasından yan nahiyesi gelir. Buta doğru gidildikçe kıllar kabalaşır ve bu nedenle mıh kanalı kalınlaşır.

Kısa kıllı koyunlarda ve karışık yapağılı koyunlarda öz kanalı kalınlaşmıştır. Merinos yapağısında hiç öz kanalı yoktur. Bir kılda öz kanalı ne kadar kalın olursa kışır (korteks) tabakası o oranda incelir. Canlı hücrelerden yapılmış kışır tabakası kıla direnç ve esneklik gibi fiziki özellikler kazandırır. Öz kanalı kalın olan kıllar dayanıksızdır, çabuk kırılır ve koparlar.

Mutlak direnç bakımından kaba kıllar ne kadar daha yüksek direnç gösterirlerse de göreli (nispi) direnç bakımından ince kıllardan daha geridirler. Genellikle öz kanalı kalın olan kıllar düz ve gergin olurlar. Öz kanalı ince olan kıllar dalgalı, içinde hiç öz kanalı bulunmayan kıllar ise kıvrımlıdır.

Yerli koyunlarımızın kaba-karışık yapağılarını devamlı seleksiyonla ince ve birörnek yapağı haline getirmek için yapılan ıslah çalışmalarında üzerinde durulacak konulardan biri de yapağıda öz kanalı içeren kılların miktarını azaltmaktır.

15.3. Kıl çeşitleri
[Konu Başlığı] [Önceki Konu] [Sonraki Konu]

Yerli koyun ırklarında, ince yapağılı kültür ırklarında ve etçi koyun ırklarında çok çeşitli tipte yapağı kılları görülür. Bu çeşitlerin yapılarını sırayla inceleyelim:

Hakiki yapağı kılı (İnce alt kıl)

Kumaş endüstrisinde kullanılan ve yapağı tipi koyunların tüm vücudunu kaplayan ince ve birörnek kıllara hakiki yapağı kılı denir. Merinos ve benzeri ırklarda tüm vücut bu kıllarla örtülmüştür. Kaba-karışık yapağılı koyun ırklarında ise kaba ve uzun kılların altında ayrı bir grup halinde ve ince alt kıllar bulunur. İnce alt kılların içi tamamen korteks ile doludur ve üzerinde kütikula tabakası vardır. Bu kılların kalınlıkları 9-45 mikron arasında değişir.

Kaba uzun kıllar

Islah edilmemiş ilkel koyun ırklarında yapağı örtüsü kalın ve ince kılların bir karışımıdır. Kaba uzun kıllar bizim yerli koyunlarımızda bol miktarda vardır. Bunlar düz, kıvrımsız içleri kalın öz kanalı ile doludur ve korteks tabakaları incedir. Kalınlıkları 40-200 mikron arasında değişir.

Kısa kıllar

Koyunların yüz kısmını ve ayaklarını kaplayan 1-2 cm yada biraz daha uzun kısa kıllar dokuma endüstrisi bakımından bir anlam taşımazlar. Bunlar belirli derecede kalın olup orta kısımları kalın öz kanalı ile dolmuş durumdadır.

Geçit kıllar

Karışık yapağılı koyunlarda kaba üst kıllar ve ince alt kıllar arasında bir geçit form oluşturan orta kalınlıkta ve orta uzunlukta kıllar vardır. Bunların orta kısmında kesik kesik öz kanalı bulunur. Bunlar orta kalite yapağı kılı olarak kabul edilirler.

Kemp kılı

Kemp kılı kısa, kalın ve ucu sivridir. Rengi parlak olup, yapağı içinde bulunması kaliteyi düşürür. Kemp kılın için % 85 oranında öz kanalı ile doludur. Bu nedenle çabuk kırılır ve içinde diken gibi batan sivri uçlar meydana getirir. Kemp kılları boya maddesi kabul etmezler. İplik içinde beyaz ve parlak renkli görünürler. Yapağı içinde bir de ölü kıllar vardır. Bu otu kıllar daha uzun olup saman gibi kırılır, dirençsizdirler. İçleri tamamen öz kanalı ile doludur. Kemp kılı yukarıda açıkladığımız gibi kısa, tombul ve ucu sivridir. Özellikle tiftik ve yerli koyun yapağılarında rastlanır. Halk arasında köpek kılı adı ile anılır. Yapağı ıslahında kempin yok edilmesi için sürekli seleksiyon yapmak gerekir.

Heterotip kıl

İyi bakılıp beslenmeyen ve özellikle yetersiz yemlenen ve kimi dönemlerde hastalık geçiren hayvanlarda ve aşırı yüksek sıcaklık derecelerinde heterotip kıllar meydana gelir. Bu tip kılların meydana gelmesinin nedeni düzensiz besleme ve hastalıktır. Hayvan aç kaldığı ya da hastalık geçirdiği dönem kıllar incelir, boğum yapar, normal duruma dönülünce kıllar yine normal kalınlığına ulaşır. Böylece bir kılın üzerinde ince ve kalın kısımlar meydana gelir. Bu gibi kıllar ve bunlardan meydana gelen yapağılar kusurlu ve düşük kaliteli kabul edilir. Çünkü boğumlu yerinden çabuk kopar.

15.4. Kılın fiziksel ve kimyasal özellikleri
[Konu Başlığı] [Önceki Konu] [Sonraki Konu]

15.4.1. Kılın fiziksel özellikleri
[Konu Başlığı] [Önceki Konu] [Sonraki Konu]

Kılın histolojik yapısını incelerken kışır tabakasının iğ şeklinde, ortalarında çekirdek bulunan hücrelerden yapıldığını açıklamıştık. Endüstride ve diğer kullanma alanlarında çok önemli olan fiziksel özellikleri kıta sağlayan korteks tabakasıdır. Yapağı kıllarının çeşitli fiziksel özelliklerini sıra ile inceleyelim.

Kılın kıvrımı: Kıl genellikle dalgalı şekilde büyür ve üzerin de belli miktarda kıvrım bulunur. Kılın üzerinde kıvrımların bulunuşu, kılın folikül içindeki şekli ve büyüme biçimi ile ilgilidir. Kıvrımların varlığı yapağının bir örnekliği ile ilgilidir ve yüksek kaliteye bir işaret sayılır. Yapağı kıllarında kıvrım, dalga veya bukle şeklinde görülür ve düz, normal kıvrım, yüksek kıvrım olmak üzere çeşitli şekiller gösterir. Yapağı kılları üzerindeki kıvrımların adedi yapağı inceliği ile yakından ilgilidir. Merinos yapağılarında olduğu gibi, kılların iç kısmı sade kışır tabakası ile dolu olursa böyle kıllar üzerinde yeter derecede kıvrım bulunur. Bu nedenledir ki, yerli koyunların karışık yapağıların çoğunluğu oluşturan kaba kılların üzerinde fazla kıvrım bulunmaz. Çünkü bunların içi kalın öz tabakası ile doludur. Kıllar üzerindeki kıvrımlar, bükülme esnasında kılların birbirine iyi sarılmasını temin eder ve düzgün şekiller elde edilme sine olanak sağlar.

Kılın direnci: Kıla direnç kazandıran yine kışır tabakasıdır. Kılda direnç iki şekilde incelenir. Birisi, kılın kopma anına kadar dayanabildiği ağırlık, ikincisi ise bir birim alana düşen dirençtir. Birçok kaynakça, tek kıl üzerinde ölçülen direnç ile yapağının ortalama direncini hesaplamanın güçlüğünü belirtmektedir. Bu bakımdan demet halinde kıllar üzerinde direnci ölçülmesi uygundur. Kıl kalınlığı ile direnç arasında korelasyon araştırmalarında tek kıl üzerinde çalışmak zorunludur. Bir çalışmada lüle içinde kaba kıllar, ince kıllardan % 52 daha sağlam bulunmuş ve kıl kalınlığı ile mutlak direnç arasında 0.9508 gibi yüksek bir pozitif korelasyon elde edilmiştir. Buna karşılık kıl kalınlığı ile göreli direnç arasında 0.4822 negatif korelasyon bulunmuştur. Kumaşların kalitesi bakımından bu iki sonucu çok iyi değerlendirilmesi gerekir.

Sağlam kumaş sağlam yünden yapılacağı için kılın direnci çok önemlidir. Ancak yukarıda açıklanan mutlak ve göreli direnç alınırsa kolayca denilebilir ki, kıl kalınlaştıkça sağlamlığı artar. Yalnız bu sağlamlık kıl kalınlığı ile tam paralel gitmez. Bu bakımdan eşit kalınlıkta iki iplikten biri kalın kıllardan diğeri de ince kıllardan bükülerek yapılmış ise bunların dayanıklılıkları birbirinden farklıdır. İnce kıllardan yapılmış iplik daha sağlam olur. Çünkü bu iplik içinde daha fazla sayıda kıl bulunur ve bu kıllar içinde öz kanalı yoktur, sadece kışır hücreleri ile içleri doludur.

Hastalık ve açlık dönemlerinde kılların belli yerlerinde boğum ve incelme meydana geldiğinden bu gibi yapağılar sakat ve kusurlu kabul edilirler. O noktadan gayet kolay koptuğundan bu gibi yapağılara kopuk yapağı adı verilir. Rutubet ve ıslak yerlerde saklanan yapağılarda çürüme meydana gelir ve direncini kaybederler. Yapağı ve yapağıdan yapılmış her şeyin büyük düşmanı rutubettir.

Kılın uzama kabiliyeti: Kılın ikinci tabakasını oluşturan korteks hücreleri herhangi bir çekme karşısında önce mukavemet gösterir, sonra yavaş yavaş uzamaya başlar ve nihayet hücreler birbirinden ayrılmak suretiyle kışır tabakası parçalanır. Kılın bu çekme etkisi karşısında kopma anına kadar gösterdiği uzunluk farkına uzama kabiliyeti denir, başlangıç uzunluğuna oranlanarak % olarak ifade edilir. İçi kalın öz tabakası ile dolu kaba kıllarda uzama kabiliyeti kötü, merinos tipi içi kışırla dolu kıllarda ise bu kabiliyet iyidir.

Kılın esnekliği: İyi kalite yünden yapılmış bir kumaş çeşitli nedenlerle biraz buruştuktan sonra serbest bırakılırsa yine eski halini alır. Yine böyle iyi kalite kumaşlarda diz ve dirsek kısımlarında normal basınç olmasına rağmen çıkıntılar kolay kolay görülmez. Sıkmak, çekmek ve bükmek suretiyle şekli değiştirilen yün ve yünlüler bu etkiler ortadan kalkınca tekrar eski haline gelebilmektedir. İşte bu özelliğe yapağının esnekliği denir.

Esnekliğin farklı şekilleri vardır. Kuvvetin uygulama şekli, kuvvetin kaldırılması halinde kılın yine eski şeklini almasına göre esneklik ayırd edilir. Örneğin, kıvrım esnekliği, bükme esnekliği ve doğrulma esnekliği gibi. Kötü bakım, kötü yemleme ve uygun olmayan ağıl ve diğer barınaklar yapağının esnekliği üzerinde kötü etki yapar.

Bir kıl yavaş yavaş iki ucundan çekilirse ya da ağırlık uygulanırsa bir uzama gösterir. Ağırlık kaldırıldığı zaman kıl eski durumuna ancak tamamen eski uzunluğunu kazanamaz, uzamasının bir kısmı kalır. Eğer uzun zaman beklenirse bu fark yavaş yavaş azalarak ilk uzunluğuna çok yaklaşır.

Kılın şekil alma kabiliyeti: Özellikle rutubet ve ısı etkisi altında kıllara verilen şeklin sürdürülmesi özelliğidir. Örneğin elbisenin ütülenmesi gibi. Eğer yeniden ısıtılırsa şekil tekrar bozulur. Eğilip bükütme ve şekil sürdürme kabiliyeti iplik yapmada ve kumaş dokumada çok önemlidir.

Keçelenme kabiliyeti: Keçelenme kabiliyeti diğer birçok dokuma ham maddelerinde bulunmayan ancak yapağı kıllarında bulunan önemli bir özelliktir. Özel yöntemlerle işlendiği vakit kılların birbirine kaynaşarak keçelenmesi özelliğinden faydalanılır. Çuha kumaşları şapka ve diğer keçemsi mamuller yapımında yünün bu özelliğinden faydalanılır. Kılın üzerindeki kütikula tabakasını teşkil eden Scale’lerin bu keçelenme olayında rolü büyüktür.

Basınç, sıcaklık ve rutubet etkisi altında kütikula hücreleri birbirine takılarak bir kaynaşma meydana getirmektedir. Bu Scale’ler balık oltası gibi birbirine takıldığından ve bir de basınç var ise keçelenme gayet kolay olabilmektedir. Rutubet ve sıcaklığın etkisiyle verilen şekil kaybolmadan devam etmektedir.

15.4.2. Kılın kimyasal özellikleri
[Konu Başlığı] [Önceki Konu] [Sonraki Konu]

Yapağı kimyasal yapı bakımından, boynuz, tırnak vb. gibi deri ürünü olan maddelere benzer. Yapağıyı teşkil eden kılların yapısı esas itibariyle proteinlere yakın ise de tamamen benzeri değildir. Kılların yapısında esas maddeyi oluşturan Keratin proteinli bir madde olup, içindeki maddelerden en önemlisi cystin (sistin)’dir. Yapağının yapısına giren bu maddeler yemlerdeki proteinlerden sağlanmaktadır. Bu bakımdan özellikle yapağı tipi koyunlarda beslenme ve yem rasyonlarına giren maddeler büyük bir önem kazanır. Keratin’in esas maddesi olan sistin birçok proteinli yemlerde vardır ve vücut gelişmesi için de önemlidir. Keratin sabit miktarda kükürt içerdiğinden temiz yapağıda kükürt oranı % 3-4 arasındadır. Sistince zengin maddelerle beslenme sonunda, yapağının kimyasal yapısında bir değişme olması beklenemez. Bu tip bir beslenme sonunda yapağı miktarında çok az bir artış olacağı kabul edilmektedir. Kükürt yapağının yapısına giren bir madde olduğundan, sistin şeklinde olmasa bile yapağının büyümesinde sınırlayıcı bir etmen olarak kabul edilmektedir. Bir araştıraya göre 1 kg yapağı proteini üretmek için koyun 8 kg bitkisel protein tüketmelidir.

İyi yemlenen hayvanlarda yapağı esnek, yumuşak, parlak, yağlıtılı ve normal kalınlıktadır. Kötü beslenen hayvanlarda kıllar bazı yerlerinde normal kalınlıkta, kimi yerlerinde ince, donuk, kuru ve yağlıtısız olur. Besin maddeleri yetersizliğinden yağ bezleri salgısı da azalır. Bu durumda yeteri kadar yağlanmayan kılların dış etkilerden korunması aksar. Yapağı kılları dıştan uca kadar aynı kalınlığı göstermez, birörnekliliği bozulur ve böyle yapağının değeri düşük olur.

Yapağıyı oluşturan kılların genellikle bilinen kimyasal yapıları ve bu yapıyı oluşturan maddelerden başka bir de kılların etrafında ve dış yüzeyinde görülen yabancı maddeler (kir maddeleri) vardır. Aslında bir pislik olan ve genel olarak yapağı için yararlı kabul edilen bu yabancı maddelerin bir kısmı doğal olarak meydana gelir. Bir kısmı ise sonradan yapağıyı kaplarlar.

Yapağı kılları keratin denilen proteinli maddeden meydana gelmiştir. Proteinler genellikle çok karışık yapıya sahip maddelerdir ve keratin bunlardan biridir. Yapağı kılı içinde bulunan beş kimyevi madde ve bunların yüzde miktarları aşağıdaki Çizelge 5’de görülmektedir.

Çizelge 5. Yapağı yapısı

Element %
Oksijen 22-25
Karbon 5O
Nitrogen 16- 17
Hidrojen 7
Sülfat 3-4

Yapağı kıllarının üzerinde ve etrafında bulunan mineral maddelerden başka, yapağının kimyasal yapısına giren ve yapağı külünde bulunan diğer mineral maddeler vardır ve miktarları %0.5 civarındadır. Bunların çoğunu alkali sülfatlar oluşturur ve suda erirler.

15.5. Yapağı anlamı ve çeşitli yapağılar
[Konu Başlığı] [Önceki Konu] [Sonraki Konu]

Geniş anlamda yapağı denince, hayvanlar üzerinden kırkılan ve bükülüp iplik yapılabilen ve dokuma dökümü endüstrisinde kullanılan her türlü hayvansal kıllar anlaşılır. Hayvansal kılların yapağı olarak kabul edilebilmesi için, incelik, birörneklik, uzunluk, uzama kabiliyeti, parlaklık ve yumuşaklık gibi özelliklere sahip olması lazımdır.

Yapağı üretimi bakımından dünyada en önemli havan koyundur. Koyundan başka Tiftik keçisi, Keşmir keçisi, Deve, Larna ve Aipaka gibi hayvanlardan da elde edilen kıl materyali genel anlamda yapağıdır. Özel anlamda yapağı denince sadece koyun yapağısı anlaşılır.

Koyun yapağısı: Dünya yüzünde yapağı veren hayvanlar içinde en geniş sayıyı oluşturan ve dünyanın her tarafında yayılmış bulunan koyundur. Esasen yapağı dendiği zaman anlaşılan koyun yapağısıdır. Burada ele aldığımız ve açıklama yaptığımız sadece koyun yapağısıdır. Genel yapağı anlamı içine giren diğerlerini çok kısa olarak inceleyeceğiz.

Tiftik:Asya’da Anadolu yarım adasında yetiştirilen ve anavatanı bu bölge olan keçinin vücudunu örten uzun, parlak ve yumuşak kıl örtüsüne verilen addır. Bu keçi adını Ankara’dan aldığı için bütün dünyada Ankara keçisi (Angoragoat) olarak tanınır. Ankara bölgesinde binlerce yıldan beri bu keçinin yetiştirildiği bilinmektedir. Memleketimizde bu hayvana daha çok Tiftik keçisi adı verilmekte ve üzerindeki kıl örtüsüne de Tiftik denmektedir. Bugün dünya ülkeleri içinde gerek Ankara keçisi yetiştirmesi ve gerekse tiftik üretimi bakımından ve gerekse çeşitli endüstride tiftik kullanılması bakımından Amerika Birleşik Devletleri başta gelmektedir.

Ondokuzuncu yüzyılın başlarına kadar Tiftik Keçisi sadece Türkiye’de yetiştirilen bir hayvandı. Avrupa’da girişilen birçok yetiştirme denemeleri başarısızlığa uğramıştır. Ondokuncu yüzyılın ilk yansında Avrupa’da tiftik üzerine kurulu endüstrinin hızla yayılması nedeniyle yalnız Türkiye’nin üretimi bu ihtiyacı karşılayamaz hale geldi.

İlk defa 1838 yılında Afrika’ya Ankara keçisi götürüldü ve ilk ithal edilen 300 kadar hayvanla yetiştirmenin temeli atılmış oldu. Osman İmparatorluğu devrinde pamukçuluk uzmanı olarak Türkiye’ye gelen Dr. Davis dönüşünde 1849 yılında 9 baş Tiftik Keçisini Amerika’ya götürdü. Bunlar 7 keçi ve 2 tekeden ibaretti. Sonraki yıllarda Birleşik Amerika’ya yeni partiler götürüldü ve birçok eyaletlerde yetiştirilmesine başlandı. Bugün Texas ve New Mexico’da en uygun koşulları bulan tiftik yetiştirilmesi bu eyaletlerin önemli bir hayvancılık kolu haline gelmiştir.

Texas’ta, geniş örgütlü bir tiftik yetiştirme derneği vardır. Bu dernek özellikle damızlık seçimi ve hayvanların sürü defterine kayıt işini çok dikkatle yürütür. Bu şekilde tiftik içindeki kemp kıllar hemen hemen yok edildiği gibi uzun, parlak ve kırkım ağırlığı oldukça yüksek tiftik yetiştirmede başarı sağlanmıştır.

Türkiye Tiftik Keçisinin anavatanıdır ve bugün yurdumuzda geniş bir tiftik yetiştirmesi vardır. Ankara keçisi de denilen bu keçiden alınan beyaz. parlak ve uzun kıllara ufuk denir. Tiftikte kıllar düzenli bir şekilde lülelenmiş durumdadır. Uzunluk 20-25 cm civarındadır. Genellikle en uzun tiftik boyun ve omuz bölgelerindedir. Arka kısma doğru gidildikçe ufuk kısalır.

Tiftik telleri biraraya gelip lüleyi oluştururlar. Birçok lüleler dip kısımlarından birleşerek tura denilen demetler meydana getirirler. Bu turada 5-6 lüle bulunur. İyi bir lüleyi meydana getiren kıllar eşit uzunluk ve kalınlık göstermelidir, yani lüle birörnek olmalıdır. Böyle bir lüle silindir şeklinde olur. Lüle uzunluk bakımından birörnek değilse koni şeklinde, ucu sivri olur. Bu durum iyi kabul edilmez, tiftik düşük kaliteli sayılır.

Kimi melez tiplerde ya da düşük kaliteli tiftiklerde kalın öz kanallı, kısa, donuk renkli kıllar bulunur. Bunlara kemp denir. Kemp çabuk kırılır ve boya tutmaz. Tiftik tarak makinesinde taranırken kempler uzun ve ince kıllardan ayrılır ve tiftik miktarı azalır. Kemp miktarı çeşitli bölgelerde yetiştirilen tiftik keçilerinde fark gösterir. Kıl keçi melezlemesine uğrayan bölgelerde tiftikte kemp miktarı % 15’e kadar yükselir.

Tiftik, ipek gibi parlak ve yumuşak olup tiftik telleri dalgalıdır. Özellikle genç hayvanların tiftiği yumuşaktır. Tiftikte öz kanallı kıllar çok azdır ve yaş ilerledikçe özlü kıl nispeti azalır.

Bir araştırıcıya göre öz kanallı kıl oranı:

1 yaşında % 4.25
2 yaşında % 2.94
3 yaşında % 2.01
4 yaşında % 1.97 dir.
Tiftikte kütikula hücreleri büyüktür ve ortalama 134.4 mikron kalınlığa 8.44 kenar isabet eder. Belli mikron uzunluğa düşen kütikula kenarı sayısı (scale) ile parlaklık arasında sıkı bir bağlılık vardır. Bu sayı azaldıkça. yani kutikula hücreleri arasındaki aralık büyüdükçe tiftikte parlaklık artmaktadır.

Tiftikten birçok ürünler yapılmaktadır. Ayrıca tiftik, uzun, sağlam ve parlak olduğu için çeşitli sun’i dokumaların içini de karıştırılmaktadır. Tiftik katılmış sun’i dokumalar daha gösterişli ve sağlam olmaktadırlar.

Genç hayvanların tiftiği yeğlenir. Daima yüksek fiyatla satılır. Tiftik piyasasında oğlak tiftikleri, ayrı şartlar halinde üstün kaliteli mallar olarak işlem görür. Hayvanlar yaşlandıkça tiftikte kıvrım derecesi, lülelenme ve parlaklık geriler, tiftik donuk beyaz renk alır. Özellikle 7 yaşından sonra tiftik büsbütün kabalaşır ve donuklaşır..

Türkiye tiftiklerinde çeşitli yaşlarda ortalama incelik şöyledir:

yaşlarında ortalama incelik 25.8 mikron
yaşlarında ortalama incelik 32.3 mikron
4 yaşlarında ortalama incelik 35.3 mikron
Tiftik verimi bölgeden bölgeye ve yetiştirmeden yetiştirmeye oldukça büyük değişiklik gösterir ve genel olarak kırkımda 1.5-3.5 kg’dır.

Kaynakçada ve tiftik ticaretinde Türkiye tiftikleri uzun, parlak ve yumuşak olarak tanınmakta ve birinci kalite sayılmaktadır. Ancak zaman zaman siyah kıl keçileri ile yapılan melezlemeler nedeniyle tiftiklerimizin kalitesi bir hayli bozulmuştur. Özellikle tiftiğin iyi para etmediği geçmiş yıllarda bu hal sık sık görülmüştür. Yetiştiricilerimizin hayvancılık tekniği geri durumda olduğundan tiftiklerimizin ıslahı işi gereken şekilde ele alınmamaktadır. Buna karşın Ankara ve civarında çok iyi kalite tiftikler yetiştiren bölgelerimiz vardır. Türkiye tiftikleri kalite olarak dünya ticaretinde 50’S olarak kabul edilirler.

Birleşik Amerika’da tiftikte kalite sınıfları şöyle ayırd edililir. Oğlak, bir yaşlı, iki yaşlı, üç yaşlı, sararmış ve çakıldaklı, kempli tiftik. Bu sayılanlar içinde ilk üç sınıf tiftik piyasalarında en geniş yeri tutanlardır.

Kirli tiftik, gri, sarımtrak bir renge sahiptir. Bunun nedeni tiftik içinde 15-25 civarında bulunan yabancı maddelerdir. Bunlar kum, toz ve yağlı maddelerden oluşur. Yağlı maddeler % 4’ten azdır. Yıkandıktan sonra tiftik parlar ve ipek gibi bir hal alır. Aslında tiftik bu özelliğe sahip olduğu için değerlidir. En yüksek tiftikler parlak beyaz renkli olanlardır. Daha önce açıklandığı gibi. tiftik kılları yapı bakımından yapağı kıllarına benzer, yalnız daha büyük kütikula hücrelerine (scale) sahip olup üst yüzleri düzdür. Bu durum ışık yansıması nedeniyle tiftiği parlak gösterir. Yapılan araştırmalara göre 100 mikronluk alanda kütikula hücresi adedi 5’tir. Halbuki ince yapağı kıllarında bu miktar 10-12’dir. Tiftikte scalelerin uzunluğu 18-22 mikron arasındadır.

Tiftikte özlü kıllar genel olarak iyi kabul edilmediğinden ıslah edilmiş sürülerde miktarları % 1 ‘in altındadır. Yerli tiftiklerde bu oran yüksektir.

Tiftik içinde bulunan kısa, parlak, çabuk kırılan kemp dediğimiz kıllar tek stil endüstrisinde imalatçıların ençok üzerinde durdukları bir konudur. Kempin renk kabul etme özelliği çok zayıftır ve taranma esnasında % 18 kadar bir ağırlık kaybına neden olur. Bundan başka tiftikten kempleri tamamen temizlemek mümkün olmamaktadır.

Tiftik kıllarının kimyasal özellikleri ve içerdikleri su oranı tamamen yapağı kıllarına benzer. Yalnız tiftiğin içerdiği sülfit oranı, üretim bölgelerine göre değişiklik göstermektedir. Bu oran Texas tiftiklerinde % 2.92 ve Türkiye tiftiklerinde % 3.58 olarak bulunmuştur.

Tiftik. kimyasal maddelere karşı yünden daha hassastır. Bu nedenle üretim esnasında, özellikle karbonizasyon. boyama ve diğer işlemler sırasında kullanılacak kimyasal maddelere çok dikkat etmek gerekmektedir.

Tiftik sade dayanıklı dokumalar elde etmek için kullanılmaz; özellikle el örgüleri ve tüylü giyim eşyaları imalinde de çok değerli sayılır. Ayrıca yazlık erkek elbiseleri yapmak için de tiftik kullanılır.

Dokuma endüstrisinde yün, pamuk ve rayona tiftik karıştırmak suretiyle çok değerli ürünler elde edilmektedir. Özellikle tiftiğin parlak oluşu ve uzun, sağlam kıllardan meydana gelmesi bu gibi karıştırmalarda büyük avantajlar sağlamaktadır. Ayrıca kuvvetli renk tutma özelliği nedeniyle elbiselerde, şapkalarda birçok süsleyici kısımlar yapılmasında tiftikten yararlanılmaktadır. Tiftikten güzel ve makbul halı ve battaniyeler de üretilmektedir. Tiftik keçisinin derisinden çok değerli eldivenler yapılmaktadır.

Keşmir yönü: Keşmir yönü, keşmir keçisinden elde edilir. Bu keçiye Tibet keçisi de denir. Her ne kadar adı Keşmir eyaletinden gelmekte ise de ticarette rastlanan keşmir yününün en büyük kısmi Batı Çin eyaletlerinden ve özellikle Ningsia, Sui Yuan ve Kaus’dan gelir. Bu eyaletlerde keşmir keçisi evcil hayvan olarak geniş ölçüde yetiştirilmektedir. Dünyaca meşhur keşmir şalları, Hindistan’ın kuzeyinde Keşmir’in dağ vadilerinde yetiştirilen keçilerden elde edilen kıl materyalinden yapılır.

Keşmir keçisi, tiftik keçisinden bir parça daha küçüktür. Bu hayvan, düz, kalın ve uzun bir kıl örtüsüne sahiptir. Bu kalın kılların altında ince bir alt kıl örtüsü vardır. İnce alt kıllar taranmak suretiyle keçinin vücudundan toplanır. Keşmir yünü doğal olarak beyaz, gri ve mor renklerde olur. Bazen bu renk karışımı da olabilir. Her yıl ilkbaharda daha çok hazirandan itibaren keçiler bu alt kıl örtüsünü dökmeye başlar. Ancak bundan birkaç hafta önce ince kıllar taranarak toplanır. Yerli halk, Keşmir keçisinin kaba kıllarını elle dokuyarak sağlam çuval ve torbalar yapar ve bunları hayvan sırtında tahıl taşıma işinde kullanırlar.

Keşmir keçisinin alt kıl tabakası içine kısa ve kalın kıllar da karışabilir. Bunlar tarama ile ayrılır. Bir keçinin yıllık yün verimi 400-500 gr kadardır. Keşmir yünü için en büyük pazar ve toplama yeri Londra’dır. Ruslar tarafından satılan keşmir yünlerinde kalite düşüktür. Çünkü bu yünlerin içine fazla miktarda kaba kıllar karışmış durumdadır.

Keşmir yününde kıllar 3-9 cm uzunluğundadır. Ancak bu yün içine karışmış bulunan ve sakal kılı diyebileceğimiz kısa kalın kılların uzunluğu daha azdır. Keşmir yönü mikroskop altında muayene edilecek olursa kütikula ve kışır tabakalarından oluştuğu görülür. Kütikula hücreleri (scale) 100 mikron kalınlıkta ortalama 6-7 tanedir. Bu noktada koyun yününden ayırd edilir. Kılların kesiti silindir biçimindedir ve çap ölçmesi ile hakiki incelik belirlenmiş olur. Keşmir yününde ortalama kalınlık 15 mikrondur. Keşmir yününün kimyasal özellikleri koyun yönüne benzer. Özellikle alkalilerden çok etkilenir.

İran keçisi yünü: İran keçisinin kaba üst kılları altında ince bir alt kıl tabakası vardır ve hatta buna İran Keşmiri adı da verirler. Fakat keşmir yönünden daha kabadır ve aynı zamanda değer bakımından da geridir.

Lama yönü: Güney Amerika’da yetiştirilen Lama isimli hayvanların vücutları esas itibariyle kaba, uzun ve kalın bir kıl tabakası ile örtülüdür, bunun altında ince bir alt kıl örtüsüde vardır. Bunların kılları daha ziyade kürk yapımı bakımından değerlendirilir.

Deve yönü: Her yıl ilkbaharda develerin tüy dökme mevsiminde vücutlarının çeşitli kısımlarında kıllar toplanır, hayvan yavaş yavaş kıl örtüsünü üzerinden atmaya çalışır. Hatta deve kervanlarında en arkadaki deve üzerinden atmaya çalışır. Hatta deve kervanlarında en arkadaki deve üzerinde bir sepet bulunur ve böyle küçük yumaklar halinde dökülen kılları toplayıp sepete atarlar. Bazen gece konaklanılan arazi üzerinde de böyle dökülmüş deve yönleri görülür. Bir yılda bir deveden elde edilen yün miktarı ortalama 2-2.5 kg civarındadır.

Deve yünü için en büyük pazar Londra’dır. Burada yünler ince, orta ve kalın olmak üzere üç sınıfa ayrılır. Devenin kıl örtüsü Keşmir keçisi gibi karışıktır. Üstte 30-40 cm uzunluğunda kaba kıllar bulunur. Bunun altında ince bir kıl tabakası vardır ki bunlar 2.5-12.5 cm uzunluğundadır. Esas deve yönü diye tanınan bu ince alt kıllardır. İlkbaharda deve bu iki kıl tabakasını da beraber vücutundan attığından, kaba kıllarla ince yapağı kıllarını birbirinden ayırd etmek güçtür. Aynı zamanda içinde bir hayli heterotip kıl da vardır. Seri iklimin hüküm sürdüğü yerlerde öz kanallı kalın kılların teşekkül ettiği göze çarpar. Kaba kıllarla, esas deve yönü dediğimiz ait kılları ayırd etmenin en emin yolu tarama işlemidir. Ticarette deve yününe değer biçmede kabul edilen ölçü, içerdiği kaba kıl miktarıdır. Deve yününün rengi kırmızımtırak kahverengidir.

Deve yönü nispeten birörnektir ve kalınlık 9-40 mikron arasında değişir. Kimi kıllarda kesik kesik öz kanalı görülür. Deve yönünden yumuşak mamuller yapılır.

Alpaka yünü: Alpaka isimli hayvanın vücudu 20-30 cm uzunluğunda kıllarla kaplıdır. Lama’dan. farkı Alpaka’da bu ince kıllar arasında kaba kıllar yoktur. İki senede bir kırkılır ve 2-4 kg kadar yün alınır. Güney Amerika’da Lama ve Alpaka arasında melezlemeler yapılarak yeni tipler elde edilmiştir. Alpaka yönü dünyaca tanınmış değerli kumaşların yapımında kullanılır.

15.6. Yapağıların sınıflara ayrılması
[Konu Başlığı] [Önceki Konu] [Sonraki Konu]

Dünya ticaretinde ve endüstride farklı tip ve kalitede yapağılar vardır. Bu çeşitli yapağılar ayrı sistemlere göre sınıflandırılırlar.

Kökenlerine göre sınıflandırma: Bu sınıflandırmada esas, yapağının üretildiği bolge ve ülkedir. Avustralya yapağısı, Kap yapağısı ve Arjantin yapağısı gibi.

Üretim şekline göre sınıflandırma: Bu sınıflandırmada esas, yapağının hayvan üzerinden almış şeklidir. Kırkım yapağısı gibi. Bilindiği üzere, makbul olan kırkım yapağısıdır. Derici yapağısı kimi bakımlardan düşük kaliteli kabul edilir.

Kıl tiplerine göre sınıflandırma: Yapağılar kıl tiplerine göre yüksek ya da düşük kaliteli kabul edilirler. Esas itibariyle yapağı içinde uzun kaba kıllar ve ince alt kıllar bulunmalıdır. Kısa ve kalın kıllar hiçbir tip yapağı için arzu edilmez ve yapağı içinde bulunmamalıdır.

Kıl tiplerine göre de yapağılar şu sınıflara ayrılır:

Başlıca uzun kıllardan meydana gelen yapağılar: Leicester ve Lincoli yapağısı.
Karışık yapağılar: Türkiye yerli koyunlarının yapağıları.
Yalnız ince alt kıllardan meydana gelen yapağılar: Merinos ve benzeri hakiki yapağı veren koyunların yapağıları.
Endüstride kullanılma şekline göre sınıflandırma: Bu sınıflandırmada yapağıların hile uzunluğu esas kabul edilmektedir. Çünkü lüle uzunluğu, yapağıların endüstride hangi amaçlar için kullanılacağını göstermektedir. Uzunluk bakımından farklı yapağıların her birinden ayrı mamüller yapılmaktadır.

Yıkanmış taranmış yapağı yani tops iplik yapılabilmesi için belli bir uzunluğa sahip olması şarttır. Çok kısa yapağılardan ancak çuha ve keçe gibi mamuller yapılır. Düz kumaşlarda kullanılan düzgün iplikler uzun lüleli yapağılardan elde edilir.

Kaynakçada, sanayiinde kullanılan yapağılar uzunluk bakımından şöyle sınıflandırılmaktadır:

Çuha yapağısı: Bu tip yapağılarda lüle uzunluğu orta derecededir. Özel sistemde yapılan makineler yardımı ile bunlardan düz, üzeri havsız kumaşlar yapılır.

Tarak yapağısı: Lüle uzunluğu en fazla ve düz kumaş yapılmasına uygun yapağılardır. Bunlar uzun lüleli olduğu için kolayca taranabilen düzgün iplik yapılmasına uygun ve endüstride makbul tutulan yapağılardır.

Alman kaynakçasında bu sınıflandırma, Çuha yapağısı, Kurna Yapağısı, Tarak yapağısı şeklinde geçer. Esas itibariyle iki sistem arasında büyük bir fark yoktur.

Buraya kadar açıkladığımız çuha, Fransız tarak ve tarak yapağıları için istenilen ortalama uzunluk. yapağının inceliğine göre değişmektedir. Örneğin en ince yapağılar (64’S — S0’S) için istenilen normal lüle uzunlukları şöyledir:

Çuha yapağısı : Lüle uzunluğu 4 cm den küçük
Fransız yapağısı : Lüle uzunluğu 4 – 6.5 cm.
Tarak yapağısı : Lüle uzunluğu 6.5 cm’den büyük.
Sortiman değiştikçe ve yapağı kalınlaştıkça çeşitli sınıflarda lüle uzunluğu artar. Birleşik Amerikada takip edilen sisteme göre bu artış her sortiman sınıfı için 1/4 inç = 0.63 cm’dir.

15.7. Yapağıda kalite anlamı
[Konu Başlığı] [Önceki Konu] [Sonraki Konu]

İyi kalite kumaş iyi kalite yapağıdan yapılır. Düşük kaliteli yapağılardan ancak kaba, ucuz az dayanıklı kumaşlar yapılabilir. Türkiye’de geniş ölçüde yetiştirilen yerli koyunların kaba ve karışık yapağıları düşük kalitelidir. Buna karşılık iyi kalite yapağı veren birçok kültür ırkı koyun vardır. Ancak iyi kalite yapağı mutlaka en ince yapağı demek değildir, ince yapağılar içinde ince yapağılar içinde kalite olanlar olduğu gibi, etçi koyun ırkları gibi biraz daha kaba yapağı verenler içinde de yüksek kaliteli olanlar vardır. Bu duruma göre bir yapağının kalitesi incelenirken üzerinde durulan kimi yapağı özellikleri vardır. Bu özellikler teker teker incelenerek yapağı kalitesi hakkında bir karar verilebilir.

Çeşitli koyun ırklarında elde edilen yapağılar incelik, uzunluk, birörneklik, direnç, esneklik, karakter, randıman gibi kimi özellikler bakımından farklı durum gösterirler. Bu nedenledir ki yapağı kalitesi ırktan ırka değişiklik göstermektedir. Yapağıda kalite sınıfı (Sortiman) tayininde bu sayılan özellikler göz önünde bulundurulur. Bu özellikler için en başta gelen ve en çok önem verilen inceliktir. Ancak sortiman yani kalite sınıfı sadece inceliğe bakılarak belirlenmez. İncelik en başta ele alınır, hemen arkasından diğer yapağı özellikleri üzerinde durulur. Çünkü bir yapağının yüksek kaliteli olabilmesi için mutlaka en ince olması gerekmez. İskoç kumaşları gibi birçok kalın spor ceketlik kumaşlar, orta kalın ve kalın yapağılardan yapılır.

İncelik, yapağı kalitesi konusunda en başta gelen bir özellik olduğundan yüzlerce yıl önce yapağı inceliğini ölçmek için aletler yapılmaya çalışılmıştır. Bugün bile yapağıda incelik. uzunluk ve bu özellik bakımından bir örneklik en çok üzerinde durulan noktalardır.

15.8. Kalitenin belirlenmesinde göz önünde bulundurulan yapağı özellikleri
[Konu Başlığı] [Önceki Konu] [Sonraki Konu]

15.8.1. İncelik
[Konu Başlığı] [Önceki Konu] [Sonraki Konu]

İncelik kalite sınıfını belirlemede birinci derecede rol oynar, ancak kalite hiçbir zaman sadece inceliğe dayanmaz. İncelik üzerine etki yapan çeşitli etmenleri sıra ile inceleyelim.

İç etmenler

Irkın etkisi: Çeşitli koyun ırklarında ıslah edilmiş ve uzun yıllar uygulanan yetiştirme sistemlerine göre kalıtsal yapılarında yer alan yani genotiplerden ileri gelen bir yapağı inceliği ve birörnekliği vardır. Irk içerisinde kimi birey ve familyalar bu özellikler bakımından biraz farklı duruma sahip olabilirler. İnce ve birörnek yapağı elde etmek amacıyla populasyon içinde bu bakımdan üstün yapağıya sahip hayvanlar seçilip damızlık bırakılır ve bu karakterde familyalara sürü içinde fazla önem verilir. Kimi dönemlerde aç kalan hayvanların yapağılarında incelme görülür. Fakat bu anormal bir incelmedir. Böyle bir durumda kılların kimi kısımları kalın olur. Bu kusurlu bir yapağı tipidir. Bizim burada üzerinde durduğumuz incelik, ırk özelliği olan bir inceliktir.

Cinsiyetin etkisi: Bir ırkın yapağısı belli bir inceli sahip olmakla birlikte bu konuda cinsiyetin etkisi vardır. Genel olarak evcil hayvanların erkeklerinde kıl örtüsü daha kalın ve kuvvetli olur. Bu nedenle aynı sürü içinde koçların yapağıları, koyunlardan ve burmalardan daha kabadır.

Yaşın etkisi: Genel olarak kuzu yünü, ergin koyun yünlerine oranla ince ve yumuşak olur. Merinos ve benzeri hakiki yapağı koyunlarında yapağı 3-4 yaşına kadar kalınlaşmaya devam eder. Bundan sonra 1-2 yıl ayni durumu sürdürür, daha sonra 6-7 yaşından sonra yeniden bir parça incelme görülür. Karışık yapağılı yerli koyun ırklarımızda 5 yaşına kadar yapağı kabalaşmaya devam eder, bundan sonra yavaş yavaş incelir. Karagül koyunlarında, diğer ırkların aksine olarak doğumdan sonra kuzu derisinde ilk aylarda yapağı incelir. Çünkü Karagül koyunlarında özel bir durum vardır. Kürk imaline uygun bukleli yapağı örtüsüne sahip olan bu ırkta, yapağı içinde varolan kalın kıllar buklelere iskelet oluşturur ve doğumu izleyen ilk günlerde bu kalın kılların miktarı fazladır. Haftalar geçtikçe ince kılların miktarı çoğalır ve bu yüzden bukleler bozulur, şekillerini kaybederler. Sonuç olarak, ilk haftalar içinde kaba kıllar azalır, ince kıllar çoğalır ve büyürler. Böylece bütün yapağıda incelme göze çarpar. Kuzular 4 aylık olduktan sonra diğer ırklarda görüldüğü gibi yapağıda normal olarak kabalaşma yeniden başlar.

Vücut kısımlarının etkisi: Genel olarak vücudun çeşitli kısımlarında yapağı inceliği ve birörnekliliği değişir. En ince yapağı omuzda bulunur ve hemen arkasından yan gelir. Koyunlarda en kaba yapağı but nahiyesindedir. Bu durum karışık yapağılı yerli koyunlarımızda açık olarak görülür; merinos ve benzeri hakiki yapağı koyunlarında daha az dikkati çeker. Bundan başka but kısmında, özellikle anüs tarafında ve karın altında, ayaklara geçişte yapağı belirli derecede kabalaşır. Hatta yapağı alım merkezlerinde sortlara ayırırken bu kısımları gömlekten ayırıp ayrı ambalaj yaparlar. Boyunda deri kıvrımı bulunan kısımlarda yapağı belirli derecede kabadır. Hatta bu nedenle bu deri kıvrımları eskiden arzu edilmesine karşın şimdi arzu edilmemektedir. Deri yüzeyi genişlesin ve fazla yapağı elde edilsin diye eskiden boyunda deri kıvrımı makbul sayılırdı. Yukarıda anlatılanlardan ayrı olarak deri kıvrımının kırkım esnasında güçlük çıkarma ve kesilme gibi sakıncaları da vardır.

Dış etmenler:

Beslenmenin etkisi: Yapağı kılları beslenen ve büyüyen varlıklar olduğundan beslenmenin gerek inceliğe ve gerekse diğer özelliklere etkisi vardır. İyi beslenen hayvanlarda yapağı esnek, yumuşak, parlak ve normal kalınlıkta olur. Kötü beslenen hayvanlarda kıllar birçok noktalarda incelmiş, donuk yağlıtısız ve kuru olur. Böylece gerek açlık devrelerinde ve gerekse bir hastalık nedeniyle kusurlu ve kopuk yapağı oluşur. Bu tip yapağılar birörnek olmayan düşük kalite yapağı olarak kabul edilirler. Bu şekilde yapağı incelmesi kötü bir incelmedir ve aç bırakmak suretiyle yerli koyunların yapağılarını inceltmek olası değildir.

Besi yetersizliğinden yağ bezleri salgısı azalır. Bu yüzden kıllar iyi yağlanamaz ve dış etkilerden korunmaları da aksar. Hatta bu nedenden kıllarda bükülme de olur. Açlık nedeniyle incelmiş yapağı dayanıksızdır.

Üremenin etkisi: Karnında yavru büyüten ana koyunların ve aşımda fazla kullanılan koçların yapağıları biraz incelir. Bu durum dişilerde açık olarak görülür. Çünkü dölüt ana karnında düzenli ve devamlı bir beslenmeye gereksinim gösterir.

Hastalığın etkisi: Hasta hayvanlarda yapağı kılları incelir ve donuklaşır. Eğer hastalık biraz şiddetli ve uzun olursa etkisi de o kadar fazla olur.

Bakımın etkisi: Bakımı kötü olan, havasız, karanlık, izbe yerlerde beslenen hayvanlarda yapağı birörnekliliğini kaybeder ve kabalaşır. Özellikle devamlı olarak bu koşullar altında yaşayan hayvanlarda durum daha açık olarak göze çarpar.

Toprak çeşidinin etkisi: Özellikle topraklarda hakim durumda olan madeni maddelerin etkisi vardır. Kumlu ve ağır kireçli topraklarda yapağının sert ve kaba olduğu görülmüştür.

İklimin etkisi: Hayvanların vücutlarını kaplayan kıl örtüsü temelde hayvanları iklim etkilerinden korumak için gelişmiştir. İklimin yapağı karakteri üzerinde etkisi vardır. Sert ve soğuk iklim yapağıyı kabalaştırır. Bundan başka, ince yapağı koyunlar nemli deniz iklimine götürülürse yine yapağıda kabalaşma görülür. Genel olarak iyi kalite yapağı üretimi için çok rutubetli olmayan iklime gerek duyulur. Bilindiği gibi Ankara keçisinin kıl örtüsü yani Tiftik çok özel bir iklim ister. Orta Anadolu’da Ankara ve Ankara’ya komşu illerde iyi tiftik elde edildiği halde bu merkezden uzaklaştıkça ve hele sahil bölgelerine gidildikçe tiftiğin kalitesi düşmektedir.

Buraya kadar yapağıda kalite belirlenmesinde gözönünde bulundurulan çeşitli özelliklerden biri olan incelik ve inceliğe etki yapan etmenler üzerinde durduk. Daha önce anlatıldığı gibi kalite sınıfı sadece inceliğe bakılarak belirlenmez diğer özellikleri de sıra ile gözden geçirildikten sonra kalite sınıfı (sortiman) belirtilir.

Yapağı ticaretinde ve bilim dilinde sortiman. yapağının kalitesini ve değerini ifade eden bir terimdir. Çeşitli sortimandaki yapağılar birbirinden farklı özelliğe sahip olduğundan bunlardan yapılacak kumaşlar da farklı değer ve kaliteye sahip olacaktır. Bu bakımdan fabrikalar ve yapağı alım merkezlerine gelen yapağılar deneyli eksperler tarafından öznel muayene (el ve kol yardımıyla) ile sortlara ayrılır. Yapağının fiyatı bu kalite sınıfına bağlıdır. Fiyata etki yapan diğer bir etmen de yapağının randımanıdır.

Yapağıda kalite belirtilmesi için yapılan çalışmaların tarihçesi incelenirse görülür ki, yüzlerce yıl önce ilk olarak yapağıda incelik üzerinde durulmuş ve inceliğin belirtilmesi yolu ile yapağılar sınıflandırmaya çalışılmıştır. Yukarıda ifade anlatıldığı gibi bugün de sortiman belirtilmesinde inceliğe en fazla önem verilmektedir. İncelikten başka kalitede gozönünde bulundurulan diğer özellikler şunlardır:

15.8.2. Uzunluk
[Konu Başlığı] [Önceki Konu] [Sonraki Konu]

Genel olarak yapağının uzun olması arzu edilir. Fakat tek başına uzunluk kalite bakımından bir anlam ifade etmez. Örneğin Karayaka koyunları yerli koyunlarımız içinde en uzun yapağılı olanlardır. Buna karşılık dokuma endüstrisi bakımından bu koyunların yapağısı hiçbir değer taşımaz. Diğer taraftan çuha yapağıları çok ince ve birörnek oldukları halde uzunlukları yeter olmadığı için iplik yapmaya ve kumaş dokumaya elverişli değillerdir. Bir yapağının çuha yapağısı ya da tarak yapağısı sınıfına girmesi uzunluğuna bağlıdır. Belli bir lüle uzunluğundan daha kısa olanlar tarak yapağısı sayılmazlar. Yapağıda, lüle uzunluğu, gerçek uzunluk olmak üzere iki türlü uzunluk ayırd edilir.

Lüle uzunluğu deyince, yapağı lülesinin hiç asılmadan, çekme hareketinde bulunmadan gösterdiği uzunluk anlaşılır.

Gerçek uzunluk ise, yapağı kıllarının iki ucundan çekilerek kıvrımları düzeltildikten sonra bulunan uzunluktur. Merinos ve benzeri ince ve birörnek yapağı veren ırklarda kıllar kıvrımlı olduğundan, gerçek uzunluk ile lüle uzunluğu birbirine çok yakındır.

15.8.3. Birörnek
[Konu Başlığı] [Önceki Konu] [Sonraki Konu]

Kumaş yapımı bakımından yapağının en önemli özelliği birörneklikdir. Birörneklik yapağıyı oluşturan kılların incelik ve uzunluk bakımından birbirine benzer yada çok yakın olmasıdır. Eğer kızların kimi çok kalın, kimi çok ince ve bir kısmı da orta kalınlıkta olursa, bunlar beraber büküldüğünde düz olmayan, düzensiz iplikler meydana gelir. Bu durum bizim yerli koyunlarımızın yapağılarında tipik olarak görülür. Böyle ipliklerden kaba, yüzü pürüzlü inişli yokuşlu düşük kaliteli kumaşlar yapılır.

Yine yapağı kızları uzunluk bakımından bir örnek değilse, yani kılların kimi uzun, kimi kısa ise, kıllar ipliğin kimi kısmında uzun bir mesafe üzerinden, kimi yerde kısa bir mesafe üzerinden birbirine sarılır ve böyle bir iplik bazı yerlerinde sağlam ve kimi yerlerinde de sakat olur. Hep ayni uzunlukta ve aynı kalınlıkta olan yapağı kılları düzenli iplik yapılmasına olanak verir ve arzu edilen ideal tip yapağı budur.

Birörnek olmayan karışık yapağılar tarama esnasında fazla zayiat verirler. Geride kalan, boyları ve inceliği aynı yapağı kızları çok az bir miktardan ibaret kalır. Fazla taranmazsa zayiat az olur. Ancak, bu sefer yapağı birörnek olmaz ve böyle yapağıdan yapılan kumaş düşük kaliteli olur. Bu nedenledir ki, yapağıda incelik ve uzunluk üzerinde durulurken bu iki özelliğin gösterdiği birörnekliliği dikkatle incelenir.

Birörnek yapağı lülesi ile karışık yapağı lülesi görünüş bakımından yüz kıl mikroskop altında ölçülürse ve bu kılların mikron olarak belirlenen çapları bir kurve haline getirilirse görülür ki. bu iki kurve birbirinden farklıdır. Birörnek yapağıda en ince kıl ile en kalın kıl arasında fark azdır ve kılların uzunluğu ortaya toplanır ve normal bir kurve meydana getirirler. Karışık yapağı ise en ince kıl ile en kalın kıl arasındaki çap farkı çok fazla olup kurve çok tepeli görünüştedir ve hatta kimi yerlerde kesikliğe uğrar ve sonra tekrar devam eder.

Birörnek yapağı lülesi ile karışık yapağı lülesi görünüş bakımından birbirinden farklıdır. Birörnek yapağıda lüleyi oluşturan kıllar aşağı yukarı hep aynı uzunlukta olduğundan lüle silindir şeklindedir. Lülenin dibi ve ucu zor ayırd edilir. Kaba karışık yapağılar çok uzun, orta ve kısa kıllardan meydana gelmiş oldukları için, lüle dipte kalın ve uca doğru sivrileşen bir koni biçimindedir. Bu iki tip yapağı mikroskop altında incelenirse aralarındaki fark kolayca görülür. Uzunluğuna kesit ve enine kesit olarak hazırlanan preparatlar mikroskop ya da mikroprojektörde incelenirse aradaki birörneklik farkı görülür. Karışık yapağının enine kesiti incelenirse görülür ki çok kalından çok inceye kadar, değişik kalınlıkta kıllar vardır. Birörnek hakiki yapağıda ise kesitler hemen hemen birbirine benzer.

Yerli koyunlarımızın kaba-karışık yapağı ıslahı konusunda ilk sorun birörneklik, ikincisi ise inceliktir. Çünkü biraz kaba olmakla birlikte incelik ve uzunluk bakımından birörnek olan yapağılardan kaliteli kumaşlar yapılabilmektedir. Yerli koyunlarımızdan bilhassa Kıvırcık ırkı bu bakımdan iyi durumda olup birkaç generasyon devamlı seçim yapmak suretiyle Yapağı kolayca birörnek hale getirilmektedir.

15.8.4. Direnç
[Konu Başlığı] [Önceki Konu] [Sonraki Konu]

Kumaşın sağlamlığı ipliğe ve ipliğin sağlamlığı da yapağıya bağlıdır. Yapağıyı meydana getiren kızların sağlam olması bu konuda çok önemlidir. Özellikle yapağı kıllarının uca kadar aynı kalınlıkta olması, kimi yerlerinde sakat boğum noktaları göstermesi dirence etki yapar. Her tarafı sağlam olduğu halde, açlık yada hastalık yüzünden bir yerinde boğum ve sakatlık bulunan yapağı çabuk kopar. Bu ip yapağıdan yapılan iplikler de aynı şekilde kimi noktalarında sakat olur.

Yapağının direnci, yapağı kızlarının kopuncaya kadar dayanabildikleri ağırlığın gram cinsinden ifadesidir. Direnç çok önemli bir yapağı özelliğidir. Bu özellik, kızın ikinci tabakası olan kışır tabakasına bağlıdır. Bu tabakayı meydana getiren uzun sağlam ve canlı hücreler yapağıya büyük bir dayanıklılık özelliği sağlamaktadır. Bir çekme hareketi karşısında bu hücrelerin gerilme, uzama ve tekrar eski haline dönme özellikleri sayesinde kıl esnek bir madde gibi bu harekete ayak uydurur. Tabii bu çekme yada basınç bir noktadan ileri geçerse kıl kopar.

Yapağıda iki türlü direnç ayırd edilir:

Mutlak direnç: Ucuna ağırlık konulan herhangi bir yapağı kılının kopma anından önce dayanabildiği ağırlığın gram cinsinden ifadesidir. Örneğin, bir merinos yapağı kılı 25-30 gramda koptuğu halde, yerli koyunlarımızın kaba kılları 60-70 gramda kopar. Mutlak olarak kaba kıl, ince merinos kılından daha dayanıklıdır.

Göreli (oransal) direnç: Ölçülen gram cinsinden direncin kılın enine kesiti üzerinde bir birim alana isabet eden miktarı şeklinde hesaplanır. Yapağı kılının daire şeklinde ya da elips şeklinde olan enine kesiti üzerinde mikron kareye gram yada milimetre kareye kilogram olarak göreli direnç hesap edilir.

İçinde kalın öz kanalı bulunan kaba kıllarda bu kalınlık nedeniyle mutlak direnç yüksektir. Ancak içi kışır ile dolu ince Merinos kıllarında mutlak direnç az olmasına rağmen göreli direnç yüksektir. Çünkü çaplarının küçük olmasına rağmen, merinos ve benzeri ince yapağılarda öz kanalı bulunmadığından kılların içi tamamen kışır hücreleri ile doludur ve bu yüzden göreli direnç yüksektir.

Yapağıda ölçmek için çeşitli aletler yapılmıştır. Tek kılın direncini ölçen aletler arasında Polekeit, Deforden ve Schopper aletleri sayılabilir. Bunlar içinde en gelişmişi ve en duyarlı ölçme yapanı Schopper aletidir. Bir de lüle yada huzmeler üzerinde yani kıl kümesi üzerinde direnci saptanan Scott tesler denilen bir alet daha vardır. Bu alet ipliklerin ve kumaş parçalarının direncini de ölçer, bu yüzden tekstil endüstrisinde çok kullanılır.

15.8.5. Esneklik
[Konu Başlığı] [Önceki Konu] [Sonraki Konu]

Gerek yapağı kılları ve gerekse bu kıllarda bükülmek suretiyle meydana getirilen iplikler bir basınç ya da çekme karşısında esneklik gösterir ve basınç kalktıktan sonra eski şeklini alır. Şeklinde öz kanalı bulunmayan ince kıllarda esneklik daha fazladır. Kalın öz kanallı kaba kıllarda esneklik azdır. Bu yüzdendir ki, yerli koyunların kaba-karışık yapağılarından yapılmış düşük kaliteli kumaşlar, pantolon dizi ve ceket kollarında dirsek kısmından çok çabuk gevşer ve çıkıntı yaparlar. İyi kalite kumaşlarda bu durum görülmez.

Yapağıda iki türlü esneklik üzerinde durulur.

Uzama kabiliyeti: Ucuna bir ağırlık uygulanan yada çekilen yapağı kılı yavaş yavaş uzamaya başlar. Kışır hücrelerinin esneklik kabiliyetleri nedeniyle ilk anlarda kılın yapısında bir bozulma olmadan bu uzama meydana gelir. Basınç yada çekme devam ederse, kışır hücreleri yavaş yavaş birbirinden ayrılıp çözülmeye başlar ve uzama son haddine varır, nihayet kıl kopar. İşte kopma anında kum gösterdiği toplam uzamaya, uzama kabiliyeti denir. Kumaş endüstrisi için bu o kadar önemli değildir. Asıl önemli olan dönüşümlü esnekliktir.

Dönüşümlü esneklik: Basınç karşısında uzama gösteren kum basınç kalktığı zaman yine eski durumuna dönebilme kabiliyetine dönüşümlü esneklik denir. Merinos ve benzeri yapağılarda dönüşümlü esneklik yüksek olduğu için elbiselerin diz ve dirsek noktasında basınç karşısında hafif bir uzama olsa bile yine eski haline dönebilmekte ve hemen çıkıntı yapmamaktadır. Kılların toplam uzama kabiliyetinde öyle bir % uzama noktası vardır ki bu noktada kıl üzerinden basınç kaldırılırsa yavaş yavaş eski özgün durumuna döner. Özlü kaba kıllar bu bakımdan farklıdır. Merinos yapağısında % 30 civarında bir uzama dönüşümlü esneklik sınırı oluşturur.

15.8.6. Karakter
[Konu Başlığı] [Önceki Konu] [Sonraki Konu]

Yapağının karakteri deyince, yapağıyı göze cazip gösteren ve kumaşın kalitesine etki yapan yumuşaklık, parlaklık, kıvrım, renk gibi özellikler anlaşılır. Bu özellikleri sıra ile inceleyelim:

Yumuşaklık: Yumuşaklık iyi kalite kumaşlarda aranan bir özelliktir. İyi kumaşlar yumuşak olur, çünkü bunlar yumuşak yapağılardan yapılır. İnce birörnek yüksek kaliteli yapağı veren koyun ırklarında genellikle yapağı yumuşak ve yağlıtılı olur. Avuç içinde sıkılınca bu yumuşaklık hissedilir. Kaba-karışık yapağılar az yağlıtılı, sertçe ve kuru olurlar.

Parlaklık: Kötü koşullar altında beslenen yada hastalık geçiren hayvanlarda yapağı donuk renkli olur. İyi yapağı parlaktır ve yıkama ile bu parlaklık tam anlamı ile meydana çıkar.

Kıvrım: Türkiye yerli koyunlarının yapağıları kaba ve karışık yapağıdır. Bu tip yapağının kılları genel olarak düzdür yada çok hafif dalgalıdır. Merinos ve benzeri ince ve birörnek yapağılar ise daha fazla kıvrımlıdır. Böylece çeşitli yapağılarda kıvrım durumu farklı olduğu için bu bakımdan düz, dalgalı ve kıvrımlı olmak üzere üç çeşit yapağı ayırd edilir. Merinos ve benzeri yapağılarda kıllar huzmeler halinde birleşik düzgün bir kıvrılma (dalgalanma) gösterirler. Kaba yapağılarda kıllar düz ya da düze yakın olduğu için ve bağlayıcı yağıltı miktarı da az bulunduğu için kıllar genel olarak bir araya gelmez ve açık bir yapağı gömleği oluştururlar. Merinoslarda ise gömlek kapalıdır.

İnce yapağılarda belli bir uzunlukta fazla sayıda kıvrım bulunur. Kaba yapağılarda ise kıvrım sayısı azdır. Eski dönemlerde, kıl üzerinde belli bir uzunluktaki kıvrım sayısına göre yapağılar sınıflandırılırdı. Böyle bir sistem uygulamanın haklı tarafı vardır. Çünkü merinos ve benzeri ince yapağılarda kıvrımların şekli ve büyüklüğü kaliteyi belirlemede önemli etmenlerden biridir. Yapağılarda üç kıvrım şekli vardır. Bunlar: Yassı kıvrım, normal kıvrım ve yüksek kıvrımdır. Çeşitli koyun ırklarının yapağılarında 1 cm uzunluktaki kıvrım sayısı şöyledir:

Normal ve yüksek kıvrımlı yapağılar çuha kumaşları yapımına ve açık (yassı) kıvrımlı yapağılar da düz kumaşların yapımına daha uygundur. Ancak son zamanlarda bulunan yeni usuller sayesinde yassı kıvrımlı yapağılardan çuha kumaşlar yapılabildiği gibi, yüksek kıvrımlı yapağılardan da tarak ipliği (kamgarn) kumaşları yapılabilmektedir. Bir kıl üzerindeki kıvrımların birörnek olması, arzu edilen iyi bir özelliktir.

Böyle birörnek kıvrım düzgün iplik yapılmasına yardım eder. Çünkü kıvrımlar birbirine kolayca dolanır. Ayrıca böyle yapağının diğer özellikleri de iyi olur.

Renk: Yapağının rengi önemlidir. Düz beyaz, tatlı beyaz, yapağı için ideal renktir. Yapağı kendisi beyaz olduğu halde az miktarda siyah ya da koyu renkli kıllar bulunursa zorunlu koyu renge boyunması gerekir. Çünkü bu koyu renkli kılları ayırd edecek bir makine henüz yapılmamıştır.

Yapağıda kanarya sarısı denilen, yıkama ile çıkmayan sarılık hiç arzu edilmez, değeri düşüren bir etmendir. Tatlı beyaz renkteki yapağı her renge kolayca boyanabilir ve böyle yapağıların fiyatı yüksek olur.

Yapağının saflığı: Birörnek hakiki yapağılar tamamen ince alt kıllardan meydana gelmiştir. Düşük kaliteli kaba-karışık yapağılarda arzu edilmeyen başka kıl çeşitleri de bulunabilir. Arzu edilmeyen kıllar, kaba kıl, kemp, ölü kıl ve renkli kıllardan oluşur. İşte yapağının saflığı arzu edilmeyen bu tip kıllardan arınmış olma durumundadır. Saflığı iyi olan değerli yapağılarda bu gibi kıllar yoktur. Yapağı kalitesi bakımından saflık çok önemli bir özelliktir. Lincoln koyunu yapağısı gibi kalın kıllardan meydana gelen yapağıya sahip olan koyunlar vardır. Bu gibi yapağılar kalın kumaş imali için gayet uygundur. Çünkü bütün kıllar aynı kalınlıktadır, yani birörnektir.

Yapağının randımanı: Kirli yapağının çeşitli yöntemlerle yıkanıp temizlenmesinden sonra elde kalan temiz yün oranının yüzde olarak ifadesidir. Yapağı randımanı özellikle yapağı ticaretinde üzerinde durulan önemli bir konudur. Bunu tayin için çeşitli yöntem ve aletler geliştirilmiştir. Genellikle ince yapağılarda randıman düşük, kaba karışık yapağılarda randıman yüksektir. Yapağı ticaretinde çok önemli olan randıman ayrı bir konu olarak sonraki bölümlerde yeniden incelenecektir.

Yapağı konusu ile ilgili diğer görselleride burada bulabilirsiniz.

Kuzu Büyütürken dikkat edilmesi...

AKKARAMAN KOYUNU

DAĞLIÇ KOYUNU

Lütfen Yorum Yapın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir